Global dünyanın Türkiye’nin de başrol oyuncusu olduğu medeniyetler kulübünün üyeleri, tüm ülkeler, günün koşullarının empoze ettiği“yeni normal”imize alışmaya çalışıyorlar.
Bu medeniyetler kulübünün her üyesi kendi kültürü, hayat tarzı, inanç ve ideolojisine göre sürdürmeye çalıştığı demokratik hayatı, bir de terör boyutu eklendikten sonra nasıl sürdüreceğini düşünüyor.
Çağımızın yeni normali de bu işte: Alıştığımız her şeye karşı savaş açmış barbarlara rağmen medeni hayat tarzını bir şekilde sürdürme savaşı.
Felsefenin siyasetbiliminin tutarlı biçimde çözümlemeye zorlandığı yeni paradigma da bu. “Demokratik, özgür yaşamı, terör tehdidinin olduğu bir dünyada nasıl yürüteceğiz?” cevap aranan zor soru bundan ibaret.
Bunun hakkında kitaplar yazılacak, sempozyumlar yapılacak ve ortaya yeni fikirler de çıkacak, ama o oluncaya kadar bizler de yana çekilip işin teorisinin yapılmasını beklemeyeceğiz.