Üç tarafı deniz, dört tarafı sorunlarla çevrili bu çetin
coğrafyayı "cennet vatan" yapmamız, felaketlerden güçlenerek çıkma
becerimizden kaynaklanıyor.
Bir de üzerine yürüyen tanka karşı çelik yürek gibi duran, düşmanın
kanını donduran cesaretimizden...
1960 İhtilali'nde köyümde 5 yaşında çocuktum ve lambalı radyomuzdan
darbecilerin bildirilerinin haykırışını hatırlıyorum. 12 Mart
Muhtırası'nda olan biteni zar zor kavramıştım.
12 Eylül'de, süresiz kapatılan gazetemde, gece tam 24.00'te
Selimiye Kışlası'nı arayıp "yarın çıkıyor muyuz?" sorusunu
sorandım.
Önceleri albay düzeyindeki muhatabım aylar içinde santraldaki
onbaşı olmuştu.
28 Şubat sürecinde darbeciler yüzünden işim elimden alınmıştı.
Benim yaşımdakilerin başından geçen benzer "darbe" öykülerini 15
Temmuz gecesi farklılaştıran, milletin bu cunta heveslisi
haydutlara karşı gösterdiği cesaret oldu.
Mısır halkının gücü, Mursi'sini, Sisi'den kurtarmaya yetmedi ama
bizim halkın yetti. Ülkeyi korusun diye modern silahlarla
donattıklarımız içinden FETÖ çetesi mensupları, üniformalarına
olduğu kadar korumakla yükümlü oldukları halka ihanet ettiler.
Felaketlerden güçlenerek çıkma becerimize dönmek istiyorum.