Faiz dışı fazla, teknik bir kavram olsa
da basit ve anlaşılır bir şeydir. Bütçenin
toplamından faiz harcamaları çıkarıldığı
zaman, gelirin gideri karşılayıp
karşılayamadığınıgösterir.
Mali disipline yılardır özen gösteren Türkiye; sağlıktan
ulaşıma dev altyapı yatırımları gerçekleştirebildi.
Kamunun azalan borçlanma ihtiyacı faizleri de aşağı
çekti, borçların faiz ödemelerine gidecek para, ekonomiye
yatırıldı.
Cari açığın kalemlerinden en büyüğüne dış açık diyoruz.
Bunun da anlamı, dışarıyasattığından daha fazlasını dışarıdan
aldığımızdır. Enerjiyi hariç tutsak bile ithal ettiklerimiz;
ağırlıklı olarak katma değeri yüksek ürünler iken
ihracatımızın kilo fiyatını hala 1.70$'ın üzerine
çıkaramadık.
Ben cari açıktan her söz edildiğinde buna "akıl açığı" diyorum.
Zira daha akıllı üretim yapabilsek, dış açığı da kapatabilecek ve
"akıl dışı fazla" oluşturabileceğiz. Biliyorum kiakıl açığı, akıllı
telefon ithalatıyla çözülemez, bu ve buna benzer akıllı
işleri, ileri teknolojik ürünleri bizler üretmeliyiz.
Yalnızca geçen yıl 15 milyon telefona 6 milyar
$ harcadık. Sebep? Çok mu ihtiyacımız var? Bunları
üretmekten aciz miyiz? Yoksa afralı tafralı bu oyuncaklar ile hava
atmak veitibar açlığımızı gidermek gayretinde miyiz?
Açığın finansmanında borçlanma, bizi dışarıya karşı bağımlı
hale getirdi ve borç miktarı sabit kalırken ancak gücümüz
faize yetebildi. Kayıp yıllar
dediğim 90'larda halimiz buydu. Şimdi bu açığı kapadık
ama bu defa akıl açığımızın finansmanı için milyarlarca
dolarıbaşkalarına hediye ediyoruz.