Nitelikli üretimi artırma amaçlı Ar-Ge paketini Başbakan açıkladı. Tasarım merkezlerine destek, vergi indirimi, maaş katkısı, işbirliği projelerine vergi kolaylığı, gümrüktenmuafiyet, doktoralı personele özendirme, limit artışı, bilim insanlarına kolaylıklar… Tümüne "evet" ama "yetmez" diyorum ve bütün bu "gerek şart" listesini hazırlayanlarıalkışlıyorum. Fakat bana göre bu paketin "yeter şart" ayağı tasarlanmadan, umulan faydatam olmayacaktır. O da şudur: Nitelikli üretimi sağlayacak projeyi değerlendirecek; akıl ve vicdan heyeti…
Ne mi demek istiyorum? Anlatayım. Yılda 6,5 milyar $'ı Ar-Ge'ye harcıyoruz. Elbette fark oluşuyor ama beklentinin çok altında. Nitekim Bilim Bakanı Fikri Işık, geçen ay nitelikli proje çıkmamasından yakınıyordu.
Misal TÜBİTAK, son 8 yılda 3,5 milyar $ harcayıp bir gazoz kapağı dahi geliştirememiş ise, belki de bilim adına her şeyi adreslediğimiz bu kurumu yıkıp, arazisini sulu tarımaaçmalıyız.
AR'aştığımız halde GE'liştiremiyorsak, bunun kültürel bariyerleri üzerine çok dil döktüm. Farklı olandan korku, bize benzemeyenden nefret, rakiple düello yerine pusu, akıl yerinekurnazlık, sabır yerine telaş, merak yerine biat, özgün yerine taklit, kazan yerine kaybetve ödül yerine ceza...
Ancak kısa vadede Ar-Ge desteklerinin hak edene, hak ettiğince verilmesi için bir şeyler yapabileceğimizi biliyorum. Misal dün Başbaka'nın açıkladığı Ar-Ge Paketi…
Ama yetmez diyorum. zira Ar-Ge'yi KOSGEB, TTGV, TÜBİTAK gibi kurumlar, proje değerlendirmesinden aciz insanların raporlarına göre veriyor. Hayatında iki domates satmamış profesörler, milyarlarca doları kafalarına göre dağıtıyor.