Yılda 6.5 milyar $'ı Ar-Ge'ye harcayıp umulan verimi
alamıyorsak, ortada çözmemiz gereken bir sorun var demektir.
Nitekim Bilim Bakanı Fikri Işık, son 1.5 yılda sayıları %50
artmasına rağmen Ar-Ge merkezlerinden nitelikli proje çıkmadığından
yakınıyor.
Misal TÜBİTAK, son 8 yılda 3.5 milyar $ harcayıp bir gazoz kapağı
dahi geliştirememiş ise, varlığını sorgulamamız gerekir. Belki de
bilim adına her şeyi adreslediğimiz bu kurumu yıkıp, arazisini sulu
tarıma açsak daha faydalı olabilir.
AR'aştığımız halde GE'liştiremiyorsak, bunun kültürel bariyerleri
üzerine çok dil döktüm. Farklı olandan korku, bize benzemeyenden
nefret, rakiple düello yerine pusu, akıl yerine kurnazlık, sabır
yerine telaş, merak yerine biat, özgün yerine taklit, kazan yerine
kaybet ve ödül yerine ceza...
Ancak kısa vadede Ar-Ge desteklerinin hak edene, hak ettiğince
verilmesi için bir şeyler yapabileceğimizi biliyorum. Misal
Ar-Ge'yi KOSGEB, TTGV, TÜBİTAK gibi kurumlar, proje
değerlendirmesinden aciz insanların raporlarına göre veriyor.
Hayatında iki domates satmamış profesörler, milyarlarca doları
kafalarına göre dağıtıyor.
Önerim, bu işte odaların kullanılmasıydı. Buralarda oluşturulacak
akıl ve vicdan kadroları, işi bilen, ticaretten anlayan, sanayi
ruhu taşıyan insanlara projeleri inceletip, daha verimli alanlara
kaynaklarımızı akıtabilir. Destekler de bankaların proje kredi
süreçleri üzerinden aktarılabilir.