Karadeniz'in turizmini Uzungöl ile Ayder'e hapseden kafa şükür
ki iflas etti ve bu coğrafyayı görmeye gelenlere farklı hizmet
sunmayı başarabildik. ATV'nin "Sen Anlat Karadeniz" dizisi, bir
yandan bölgenin tanıtımını yaparken diğer yandan kendi eko
sistemini oluşturmaya başladı.
Cennet coğrafyayı betona gömen, bir geleni bir daha gelmeye tövbe
ettiren lümpen tutum yüzünden Karadeniz'de turizm köşeye
sıkışmıştı. Öyle ki geçen hafta bulunduğum Ordu'da, "biz sizi
oradakiler gibi dolandırmayız" kampanyasıyla Uzungöl'den kaçanlara
kucak açılıyordu.
Ordu ve Giresun, gerek mütekabiliyetle mülk edinmeye gelenleri
fahiş fiyatlar ile kazıklamayacaklarını, gerekse kalitesiz hizmet
ve turist kandırmaya tevessül etmeyeceklerini vurguluyorlar.
Bana göre bu durum bölge turizm gelirleri için faydalı bir tutum.
En azından "Uzungöl ve Ayder'in bastığı mayınlara basmayacaklar" ve
turistin kaliteyle buluşmaması halinde kaybolabileceğini
kavradılar.
Şimdi ATV dizisiyle canlanan sezonda gelen yeni turistleri
kaçırmayacak akıllı yaklaşımları belirleme ve yerel yönetimlerin bu
süreçleri takip etme zamanı...
Şayet harika yöre peyniri dururken İzmir'den gelen taze kaşar ile
muhlama yapmayı seçersen, herkesin tabağına aynı "suni" ve bir o
kadar lezzetsiz pişirilmiş alabalık koyarsan...
Adana'dan getirdiğin hayvanlık mısırı 5 liraya, 50 kuruşluk suyu 3
liraya, kahveyi 25 liraya satıp ahırdan bozma odaya 800 euro
istersen, yeni gelen turist de kaçacaktır. Üstelik "buraya bir daha
gelmem, ülkemden geleceklere de engel olurum" feryadını
basarak...
Geçen yıllarda Ayder ve Uzungöl'ün bu lümpenlik tuzağına dair
yazdığım yazılar yüzünden kendi memleketimde düşman ilan edildim.
Oysa düşman, bu lümpen zihniyettedir ve orada oluşturulan binlerce
istihdam dahil, yörenin ekonomisini tehlikeye atmaktadırlar. Bu
defa daha akıllı olmaya ne dersiniz?