Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın artık yeni bir guvernörü var. Murat Çetinkaya, Erdem Başçı'dan yarın boşalacak göreve resmen atanmış durumda. Ancak Çetinkaya göreve başlamadan, ona ayar vermek isteyen lobiler, çoktan işbaşı yaptı bile...
İşin ilginç yanı, yeni başkanı kendilerinin sözünü dinlesin diye "yetkinliği" üzerinden sorgulayanlar yetmezmiş gibi ona destek mahiyetinde ortalığa dökülenler de cabası... Kısaca bu güçlü koltuğu etkilemek için pek çok kişinin kendi hesabı, örgütlü gayreti var.
Oysa her iki taraf da bana göre ateşle oynuyor. Neticede Merkez'i övmek veya dövmek, "haddi aştığında" bu koltuğu yanlışa sürüklersiniz. Daha geçen hafta TÜGİAD adlı bir STK, vesayetçiliğe soyunan sözüm ona bir hocaya "yeni yönetim 50 baz puan indirirse dolar yılsonunda 3.70 olur" açıklamasını yaptırttı.
Yetmedi, "bize kendini sevdir, bağlılığını ispat et ki seni hırpalamayalım" kabilinden yığınca köşe yazısı okuduk. Yetmedi, "bu işleri biz biliriz, eğer söz dinlemez, faizi bizim beklentimiz dışında indirirsen, diplomanı bile itibarsızlaştırırız" ifadeleri zikredildi.
Bir davaya veya bir insana zarar vermenin en sinsi yolu, bile bile yanlış gerekçeler ileri sürerek o kişiyi savunmaktır. Yeni başkana yakın durma gayretiyle ona demeç vermeyi, röportaj yaptırmayı önerenler gibi...
Bildiğim şudur: Bir ülkede eğer şu 2 kişi çok fazla konuşuyorsa, orada sorun var demektir. 1- genelkurmay başkanı, 2- merkez bankası başkanı... Geçmişte her fırsatta konuşmaları yüzünden siyaset ve ekonominin yaşadığı travmalar hatırımızda...