Sevgiliye 3 vaat et, 4 ver. Senden iyisi yoktur.
Yine aynı sevgiliye 10 vaat et, 8 ver, senden kötüsü yoktur.
Üstelik 8, 4'ün 2 katı olmasına rağmen...
Buna, beklenti yönetimi diyoruz.
Ekonomideki karşılığı şu; "önce beklenti oluştur ve sonra bu
beklentiyi yöneterek istediğini yaptır." Çünkü her şey algıya
dayanıyor ve algılar da bir süre sonra gerçeğe dönüşüyor.
Dünya, 20 yıldır beklenti yönetimini, (expectation management),
yalnızca ekonomide değil, siyaset, sosyoloji ve yönetimde de
uyguluyor.
Vaat edilen geleceğin benimsenmesi ve toplumun bu beklentilere
uyması, iletişim devriminin de katkısıyla, "kullananın elinde"
mucizeler doğurabiliyor. Beklenti yönetiminin gücü ve enerjisi,
bunu yöneten kuruma duyulan güven ve itibardan besleniyor.
Gerek şart bu "güven"dir. Yeter şart ise "beklentinin" hayatın
pratiğiyle çelişmemesidir. Aklı dışarıda bırakan hiçbir beklenti,
sürdürülebilir olamadığı gibi işe de yaramıyor.
Beklenti yönetimi, sadece sevgililerin ilişkilerini iyi tutması
için yoktur. Bir şirket çalışanı için beklenti yönetimi, görev
tanımı her iki yönde (çok çalışmak ve kaytarmamak) abartıldığında
önem kazanır. İşe 9'da gelmesi beklenen çalışan, bunu abartır
sürekli 7'de gelirse, herkes gibi 9'da işe geldiğinde "geç
kalmıştır" ve oluşturduğu beklenti, başına dert açabilir.
Aynı şirketin tepe yöneticisi, çalışanından daha fazla beklenti
yönetimi ustası olmak zorundadır.
Neticede onlarca, yüzlerce çalışanın kurumdan, kendisinden,
hayattan, kariyerden beklentileri vardır.
Genelde herkesin isteğini karşılayan yöneticiler değil, bu
istekleri doğru dozda yönetenler sevilir, sayılır.
Kent yöneticilerinin beklenti yönetimi, daha hassas ve daha
karmaşık yapıdadır. Kentin lideri, hemşerilerinin beklentilerine
"doğru dozda" karşılık veremezse, ağzıyla kuş tutsa, yaranamaz.
Piyasadaki beklentileri yönetmek mi?
Yerim bitti. Bu gelecek yazının konusu olsun.