Yüzyıldan fazla yoğun ve katı bürokrasi ile yaşamış toplumun,
çeyrek asırda bu cendereden kurtulması gerekirdi. Ama olmadı,
olmuyor, olamıyor. Bürokrasiyi düşman ilan edip, dışa açık büyüme
dönemini başlatan Turgut Özal'dan bu yana, "işleri daha kolay
kılma" konusunda çok şey başarıldı.
Misal şirket kurmada 160 farklı işlem bugün 3'e indirildi.
Gümrükler mal ve hizmet ihracatını kolay kılmak üzere dönüştürüldü.
Devlet dairelerindekiler dahi, eskiye göre daha "bizden yana" tutum
içinde. e-devlet uygulamaları sayesinde dünün azap verici
bürokratik işlemleri, "daha etkin, güvenli ve çabuk"
halledilebiliyor.
Peki, sorun nedir? Sorun, zihinlerin hâlâ "katı bürokratik
yapılara" kilitlenmiş olması... Üstelik bu zihinleri, devlet
dairelerinde veya kamu kesiminde değil, her yerde görebiliyorsunuz.
Mesela zaten ağır bürokrasiden şikâyetçi olan özel sektör
firmalarında...
Internet'in getirdiği sürat ve pratiklik dahi bu "bürokrasi mağduru
zihinlere" yeterince fayda sağlamıyor. Firmanın sitesinde
gördüğünüz bir malın stok bilgisini talep ediyorsunuz. Telefon ile
ulaştığınız yetkili, "faks geçin biz de bilgi verelim" diyor. Faks
dediğiniz, eski ve verimsiz dünyanın aracı. Kâğıt ve orman düşmanı
bir teknoloji. Üstelik zaman değirmeni...
Zaten elektronik postanızda yazdığınız metni, bir kâğıda
bastıracak, yetmedi bunu bir faks cihazıyla karşıya gönderecek ve
ardından takip edeceksiniz... Firmanın yetkilisini "faks yerine
elektronik posta yoluyla" iletişime ikna etmek, sizin becerinize ve
sabrınıza kalmış bir şey.