Eğer binayı taşıyan kolon çatırdıyorsa, endişe
edersiniz. Etmelisiniz de... Ekonomiyi büyüten ihracat
sektöründen çatırtı sesleri geliyor ve bu sesleri yok saymak
yerine duymak, gereğini yapmak şart.
Çatırtı sesleri, geçen yıla kadar aylık çift haneli büyüyen
ihracatın şimdilerimizde çift haneli
küçülüyor olmasıdır. Bu veriden hareketle "2023'ün 500 milyar
$'lık hedefi tutmayacak" gibi sıradan analizle durumu
geçiştirseydik, hayat ne kolay olurdu bize.
Son 10 yılda ihracatta ciro değil katma değer
önemli demekten usandık. Nicelik şüphesiz gereklidir
ama ülkenin sürdürülebilir kazancı, nitelik üzerinden
yürür dedik, durduk. Peki, ne oldu? TİM'in inovasyon
haftaları, BTSO'nun proje pazarları, icat
çıkarma yarışmaları,İTÜ Arı Teknokent'in girişimci eko sistemi
gibi farkındalığı artırıcı adımlar atabildik.
Fakat gördük ki işin bir de ihracata konu mal ve hizmetinin
üretimi söz konusu... Mersin'deki konteynır gemisine
yükleyeceğimiz malın niteliği, orta ve yüksek teknoloji
ürünü olup olmadığı, kilogram fiyatı... Bütün bunlar
fiyakalı laflar da... Lafla peynir gemisi yürümüyor.
Peki, peynir gemisi ne yapıyor? Geçen hafta açıklanan ISO
500 araştırmasında gördük ki en büyük
şirketlerimiz kârlarının yarısını faaliyet
dışından üretmiş. Üstelik bu kârlarının
yarısını da finansman
giderine harcayarak...
Neymiş bu faaliyet dışı alan? Kur alıp satmışlar, arada
kazanmışlar. Döviz büfesi mi sanayi kuruluşu mu belli değil.
Bana göre 60 bin ihracatçı, onlara mal ve hizmet tedarik
edensanayicinin el ele verip düşünme zamanıdır...