Afrin'den askerinizi çekin diyen Avrupa Parlamentosu'na en üst
noktadan cevap; "istediğiniz kararı alın, ne zamandan beri
Türkiye'ye akıl vermeye başladınız? Mültecide kapıları açsak,
kaçacak delik arayacaktınız." Ülkemiz, 62 milyon mültecinin
yaşadığı gezegende, tek başına 3,5 milyonuna ev sahipliği yapıyor.
Bunu yaparken Batı'nın "mülteci istilâsı" korkularını da gidermiş
oluyor. Fakat Avrupa Parlamentosu, başına geleceklerden habersizmiş
gibi davranıp Türkiye'yi tehdit edebiliyor.
Bugüne kadar alabildikleri mültecilerin sayısı belli… Aldıklarına
nasıl muamele ettikleri de ortada. Öteden beri savunduğumu tez,
Güney sınırımızdaki kampları Meriç Nehri kıyısına taşısak ve
yüzlerce otobüsü hazır etsek, kapıları açsak, acaba Avrupa ne
yapardı? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi;
"kaçacak delik" ararlardı.
Gel gör ki kaçacak delikleri yok.
Kavimler göçü, tarihi şekillendirirken Avrupa'nın bu dalgadan
kendini "silahla, orduyla" koruyacağı, yanılgıdan ibarettir. Ancak
"tarih değil, hatalar tekerrür eder" kaidesi gereği, AB böylesine
sorumsuz ve tehlikeli laflar edebiliyor.
Bu, onların derdi… Bizi ilgilendiren, Barışa koridor açmak ve son
teröristi etkisiz hale getirmek için başlattığımız Zeytin Dalı
harekâtının, "gitmesi gereken yere kadar uzanması"
sorumluluğudur.