Kendini daima var etme uğruna bürokrasi ne reformlara takoz olmadı ki...
Cumhurbaşkanı dün "çalışmadığı halde devletin sırtına yük olan" köhnemiş devlet memuriyeti anlaşıyına dikkat çekti;
"bürokratik oligarşiyi yıkmadıkça..." Nedir bu bürokratik oligarşi?
Ben bunları "Bugün Git Yarın Gel Örgütü -BGYGÖ" diye tanımlıyorum. Emekliliği garanti, zammı garanti, haftasonu tatili garanti, 9 güne varan bayram tatili garanti, işten atılmaması garanti, yasayla dokunulmazlığı garanti...
Sayıları 3.5 milyonu aşan 657'ye tabi memur içindeki tembel takoz bürokrasiden söz ediyoruz. İşini doğru dürüst yapan ve devletin işleyişine katkı veren memuru özenle ayrı tutarak diyorum ki, yukarıdaki garantileri vererek geçmiş onyıllarda imtiyazlı bir örgüt kurduk. Bugün Git Yarın Gel Örgütü... Hani işini savsaklayan, güvencelerin ardına sığınıp bürokrasi üreten, devlet kapısını çile kapısına çeviren...
Bir insan neden "bugün gider, yarın gelir?" Çünkü devlet kapısındadır ve ondan bu talep edilmiştir. Çünkü muhatabı bir memurdur. Ve "bugün git yarın gel" demek, memurun şiarındandır.
İyi de biz bu devleti "E"leştirmedik mi?
Hani e-devlet sayesinde bugün git ve yarın gel olmayacaktı. Hatta devlet kapısına dahi gitmeye gerek kalmayacak, ekran başında bürokrasinin bütün "talepleri" karşılanacaktı?
Rahmetli Turgut Özal "bürokrasiden şikâyet" edince, neredeyse havaya uçuruluyordu.
Kendini var etme ve pozisyonunu koruma söz konusu olduğunda inanılmaz yaratıcı olan bürokrasi, tehdit olarak algıladığı her türlü "e-devlet" hamlelerine bir şekilde ya direndi veya engel olageldi.