TRT World Forum ile Türkiye bir gelenek oluşturmak istiyor:
Güncel, kültürel, politik, ekonomik ve sosyal çıkmazlara çözümler
aramak... Bunu, küresel boyuta taşıyarak, Batı medyasının
uluslararası kamuoyuna dayattığı tezlerin "alternatifleri" de
olabileceğini göstermek.
Dün Başbakan Binali Yıldırım dünya medyasının bölgedeki insani
dramlara duyarsızlığına ve gelişmeleri aktarırken takındığı
objektiflikten uzak tutuma dikkati çekiyor: "TRT World, kendi
coğrafyamızı, insanımızı, siyasetimizi ve en önemlisi değerlerimizi
dünyaya küresel bir dille aktarmayı başarıyor." Şartlar ne kadar
belirsiz olursa olsun, değişime öncülük etmek, ilham olmak
zorunluluğumuz var. Bu, Türkiye'nin tarihi sorumluluğu ve TRT World
Forum, bu amacın entelektüel tarlası olma gayretinde... TRT Genel
Müdürü İbrahim Eren önceki akşam, forumun amacını böyle özetliyordu
sohbetimizde:
"Görülmeyenleri göstereceğiz." 400 civarındaki katılımcıyla
başlayan toplantılarda "Küresel Gündemi Yeniden Tanımlamak:
Eski Güçler'e Karşı Yeni Oyuncular", "Ortadoğu'da Son Gelişmeler ve
Yaklaşan Tehlikeler", "Sorumlu Habercilik: Medya Etiği ve Savaş
Suçlarını Haberleştirmek", "İnsani Yardımı Yeniden Yorumlamak",
"Sosyal Medya Fenomenleri ve Toplumun Söylemini Değiştirmedeki
Rolleri", "Korkudan Medet Ummak: Yabancı Düşmanlığı ve İslam
Karşıtlığının Siyasallaşması" gibi hayati konular masada...
Peki, değişime ilham olmak nasıl olacak?
Dünkü açılışta Başbakan Yıldırım cevaplıyor:
"Türkiye'nin yaptığı gibi olacak. Biz terörün, sonuç olduğunu
söylüyoruz. Terörün sebepleri ele alınmadan sorunun
çözülemeyeceğini söylüyoruz. BM'nin küresel barışa kardeşliğe
yeterince vaziyet edemediğini söylüyoruz. Ve dolayısıyla da yüksek
sesle de değişimin şart olduğunu söylüyoruz."