Yarın bizler anayasa değişikliği referandumu için sandığa oy atarken aslında neyi tercih ettiğimizi, tek boyutlu değerlendirmeye yatkınız. Oysa bu tercih, önümüzdeki yüzyıla dairhayati tercihi içeriyor.
Dünyanın Avrasya coğrafyasında yeniden şekillendiği güç liginde Türkiye, bu tercihiyle, pozisyonunu da saptayacak.
Ya eski dünya (ABD, AB) ile mevcut ezberleri üzerinden devam edecek veya yeni dünyanınbaşat aktörleri arasında oyun kurucu vasfını güçlendirecek.
Ekonomik soykırımlarla geleceğimizi budayanların elimize tutuşturduğu Türkiye Kullanım Kılavuzu'nu reddedip, ilk kez kendimizin yazdığı Milli Kullanım Kılavuzu ile aslında bizler ileride bize yeni ekonomik soykırımlar uygulanması ihtimalini de sıfırlayacağız.
Bir ülkenin, kendi çıkarları doğrultusunda başka bir ülke üzerinde politik, askeri, sosyal, kültürel ve ekonomik üstünlük sağlamak için dengesiz üstünlük çabasına bu ad veriliyor. Amaç, diğer ülkenin ekonomik olarak bağımsızlığını kaybetmesi, ekonomik şantaj ile istenen yaptırımların yapılmasını sağlamak. Öykü ne kadar da tanıdık geliyor değil mi?
Ekonomik soykırım ifadesi Michael Chossudovsky'ye ait. Yeni Liberalizm kitabında, sona erdirilemeyen yoksulluk döngüsünü anlatır ve bu çemberden çıkmak için ülkenin kendi ayakları üzerinde durmasının önemine işaret eder.