Kuzey Irak'ın başkenti Erbil'deyim. Detayını yarın yazacağım bir
büyük Türk projesi için geldim. Bu kente aralıklarla ziyaretimde,
gelişimin yönünü ve şiddetini izliyorum. 2010'ların başında zirveye
çıkan ilişkilerimiz, ilerleyen süreçte gerilemiş ama hiçbir zaman
durmamıştı.
5 yıl öncesinde de 2 bin 500 Türk KOBİ'si yanı sıra büyük
müteahhitlerimizin bulunduğu Erbil, uzun bir moladan sonra yeniden
yükselmeye başladı.
DEAŞ belası ve Bağdat ile yaşanan gerginlik ardından yüzde 70'i
geri dönmek zorunda kalmıştı.
Özellikle inşaat alanındaki bu gerileme bugünlerde yerini canlılığa
bırakıyor gibi. Erbil'in her yanında yükselen binalar, dev kamu
projeleri ve altyapı yatırımları görülüyor. Gıda, beyaz eşya ve
benzeri alanlarda çalışan Türk KOBİ'lerinin işleri açılma
yolunda...
Konuştuğum işadamları, daha yoğun işbirliği için atılması gereken
adımlardan söz ediyor. En çok dillendirilen konu, Erbilİstanbul
arası uçak biletinin 1000 doları geçmiş olması... "Bu bilet
fiyatları belimizi büküyor" diyor ve havacılıktaki rekabetin
düzenlenmesini, seyahatin ucuzlamasını talep ediyorlar.
Sınırımızın öte yakasındaki Zaho'ya komşu Duhok, Kuzey Irak'ın
ikinci büyük kenti ve altyapı yatırımları sayesinde çehresi
değişmeye başladı bile... Bölgede kalıcı barışın tesisi halinde
buraların daha ne kadar dönüşeceğini hayal etmek zor değil.
Soçi'deki son Erdoğan-Putin zirvesinde sağladığımız diplomatik
başarının neticeleri hayata geçtiğinde çok farklı bir Kuzey Irak
göreceğiz.
Suriye dâhil bölgenin savaş sonrası yeniden imarı için gereken
toplam yatırım bedelinin yüz milyarlarca dolar olduğu
hesaplanıyor.
Barışın ekonomisi diye adlandırdığım bu dönemde Türkiye, sadece
Erbil'in yükselmesine yardım etmekle kalmayacak, geliştirdiğimiz
kabiliyetlerimiz sayesinde içerideki ekonomiyi canlandırmaya büyük
katkı sunacak.