Danton, 'devrim, Satürn gibidir, evlatlarını yer' der. Bizdeki
bazı bankacılar da varlık sebebi evlatlarının başını yemeye
başladı. Hem mudilerinin hem de kredi müşterilerinin... Bankalarda
bilişim devrimi ile övünürken, şimdi ona 'öğün' oluyoruz.
Bu defa ihracatçıların da bankalara kurban edilme girişimlerini
inceliyoruz sayfalarımızda... Büyümeyi üstlenen ihracatçının da
bankanın yüksek kârlılığına kurban edilmesi, şeytani inovasyonla
geliştirilen 120 yeni tuzağa karşı milli duruş gerektiğini ortaya
koyuyor.
60 yasadışı ücret ve komisyonu yasayla yasaklanan bankaların,
şeytani inovasyon yapıp 120 yeni tuzakla geri geldiklerini yazmış
ve bunlara karşı ne tedbir geliştirebileceğimizi sormuştum.
Yüzlerce posta geldi. İçlerinden birkaçını paylaşmak istiyorum.
Ömer Karademir, şeytani inovasyon yapanların cezalandırılmasından
yana. 1 ekmek dahi çalanlar hapsedilirken, mudinin parasını
tırtıklayanların, CEO'su, sahibi dahil, yargılanması gerektiğini
düşünüyor.
İlker Erinç, dinsizin hakkından imansızın geleceği görüşünde...
Milyonlarca müşterisinden 10'ar 20'şer lira tırtıklayanlara karşı
açılacak rekor tazminat davaları ile bu tür bankacıların yasal
soygunlarının engellenebileceğini düşünüyor. Bunun için en az
bankalarınki gibi güçlü avukatlık hizmeti şart.
Levent Can, parasını katılım bankalarında tuttuğunu, kredi kartı
taşımayıp tüketici kredisi de kullanmadığını belirtiyor: 'Onların
şeytani inovasyonu varsa kamu da rahmani inovasyonla bunları nasıl
durduracağının yollarını keşfetsin.'
Ali Osman Özavcı, misliyle karşılık vermekten yana: 'Müşterisinin
hesabından şeytani inovasyonla tırtıklanan paranın en az 10 misli
ceza gelsin. Misal bir yolunu bulup benden aldığı 20 liraya
karşılık 200 lira ödesin.'