İçeriden bakış, bizi detayın bilgisine boğar ancak kör noktaları
da tanımlar. Misal dünyayı gözlemlediğin iki gözünü, dış bakış veya
ayna olmadan tanımlayamaz ve göremezsin...
Cenevre'de Bilgi Toplumu Dünya Zirvesi'ndeydim dün. Ondan önceki
hafta Tel Aviv, Londra, Washington ve onlarca yabancı diyarda,
teknoloji, enerji, politika ve ekonomiye dair zirveye, toplantıya
katıldım.
Dikkatimi çeken, Türkiye'yi tanımlarken kullandıkları dil oldu. Biz
içeriden Türkiye'nin potansiyelini ve taşıdığı fırsatları yeterince
göremiyoruz. Söyledikleri, karmaşada yol alan dünyada, hele ki en
kritik coğrafyada Türkiye'nin açık ara en güvenli liman olduğu
cümlesiyle özetlenebilir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD gezilerinde küresel
şirketlerin CEO'larının katılımıyla düzenlenen iş forumlarında,
benzer ifadeler kullanılıyor hatta "bizim size inandığımız kadar,
sizin kendinize güveniniz yok" gibi beyanlara tanık oldum.
Güneyindeki savaşın ve diğer cephelerde tırmanan gerginliklerin
ortasındaki bu "güvenilir liman" Türkiye'nin arada büyüme ve borsa
atakları olmasa, taşıdığımız değeri neredeyse unutacağız. Büyümede
dünya üçüncüsü (%5) ve Borsa'da 100 bini deviren endeksiyle şu
günlerde ülkemizin potansiyelini yeni yeni fark edenlerimizin
sayısı arttı.
Oysa Cazibe Kentler projesinden, yatırım teşviklerine, hükümetin
devreye aldığı istihdam ve sosyal projelere dek atılan adımlar
yavaş yavaş meyvesini vermeye başladı. Burada benim dikkat çekmek
istediğim, bizim kendimize inancımızın, yabancıların bize güveninin
üst limitini oluşturacağı gerçeğidir.
Ülkesine haksızlık eden, taşıdığı potansiyelleri küçümseyen, kendi
değerlerini "yurdum insanı" diye başlayan cümlelerle aşağılayanlar;
kaçırdıkları fırsatlara şimdiden yanabilirler. Tekerlemenin dediği
gibi; Görenedir görene... Köre nedir köre ne!