Zenginliği, gayrete dayandırmak yerine, mirası üzerinden anlatmayı seven ruh halimize dikkat çekmek istiyorum. Bu nasıl bir ruh hali ise "cennet vatan" ile övünüp, eylemleriyle "cinnet vatanı" inşa eden tutumu sürdürüyor.
Petrolümüz var ama çıkarmıyoruz.
Uranyum da öyle... Hele ki bor, dünyayı sallayacağız ama...
Fındığın üçte ikisini biz üretiriz ama fiyatını Frankfurt belirler. Çayın iyisi bizdedir ama Zihni Derin'den bu yana fidanına bilim katamadık.
Peki ya üniversitelere ne demeli?
Bin kişiye düşen Prof. sayısında ilk 10'a girdik bile. Ancak elin oğlu bizim ülkede bilim insanı, matematikçi bulamadığından, parayı gider Rusya'da Yandex'e yatırır.
Faunası, florası 4 mevsim, 7 iklim bizdedir, suyumuz havamız şahanedir ama endemiklerimizin bilgisini İsrail'den, Amerikalıdan dileniriz. Zira bizim ziraat hocalarının ayakkabısına tarla çamuru değmez.
Çocuğumuz çok zeki fakat biraz tembeldir.
Çalışkanız fakat verim yerlerdedir. İşletmelerimiz, parlak cv'ler, insan kaynağıyla doludur fakat olmayan başarıyı plaket ile örteriz. Ortalık insan kaynıyordur ama işe yarar adam yok adam...
Haksızlık etmeyelim, son 10 yılda gayretimizin gerçekleştireceği mucizeleri gördükçe, daha iyi ve daha akıllı davranıyoruz. Üretimden yönetime, bilişimden paylaşıma dek her alanda belirgin iyileşme var.
Fakat zihin yapımız hâlâ atalarımızdan devraldığımız "miras" üzerinden yürüyor. Belki de bu yüzden şirketlerimizin %80'i üçüncü kuşakta yok oluyor. Habbeler süreksiz. İzbeler emeksiz.