Bir kız çocuğunu ilköğretimde fazladan 1 yıl okulda tutmamız
halinde bu kız çocuğunun gelirinde ortalama %10-15'lik artış
oluyor. Hele ki bu kız çocuğu orta öğretimi bitirmişse gelirindeki
artış; %15-25'e varıyor.
Orta gelir grubundaki ülkelerde kız çocuğunun orta öğretimi
tamamlaması halinde 5 yaş altı çocuk ölümleri %50 azalıyor.
Neticede, kız çocuklarının eğitimi olumlu yönde çok dramatik fark
doğurabiliyor.
Kadını dışarıda bırakan hiçbir ilişki biçimi ve herhangi bir
sürdürülebilir kalkınma modeli yoktur ve olamaz! Kötü haber,
Türkiye kadın istihdamında, ekonomik performansı ve potansiyeline
yakışmayan bir konumda... İyi haber, bu durum hızla iyileşiyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Karl
Kulessa'nın ilginç bir tespiti var: "15 yıl sonra dünyanın nasıl
bir yer olacağını, bugün 10 yaşındaki bir kız çocuğunun
potansiyeline ulaşabilmesi için gösterdiğimiz çaba belirler."
BM Türkiye Mukim Koordinatörü Vojackova Sollorano, kimsenin geride
bırakılmayacağından bahisle "kız çocukları, erkek çocuklarıyla
birlikte geleceği inşa edecek" tezini savunuyordu geçenlerde
gerçekleşen bir panelde.
Dün Emine Erdoğan "kadınlar kalkınmanın öznesi haline gelmeli"
diyerek, kadının toplum ve iş hayatındaki rolünün artırılması için
en üst düzeyde destek verdi. Kadının sadece çalışan değil işveren
de olması gerektiğini vurguladı.
Katılıyorum. Kadını dışarıda bırakınca 12 silindirli kalkınma
motorunuzun 6 silindirini dışlamış, gücünüzü azaltmış oluyorsunuz.
Kız çocuğunu eğitimin ilk basamaklarından itibaren desteklemek
gereği tam da bu yüzden şart...
Son sözüm şudur ki, bir erkeği eğitirsen, bir insanı eğitirsin.
Ancak bir kadını eğitirsen, bir toplumu eğitirsin.