19'uncu yüzyıl interneti telgraf idi. Sonra radyo geldi bütün
ezberler değişti. 30'lu yıllar, radyonun küresel fenomen olduğu
çağdı. Herkesin rüyası, önünde fotoğraf çektirecek bir radyo sahibi
olmaktı.
Radyonun o zamanki etkisi, bugünün internet gücüyle kıyaslanabilir.
20 Ekim 1938'de Orson Welles, kurucusu olduğu Mercury Tiyatrosu'nun
oyunlarını radyo üzerinden yayınlamayı denedi. Piyasaya yeni
çıkmış, H. G. Wells'in Dünyalar Savaşı romanındaki Marslıların
dünyayı işgalini, gerçekmiş gibi, radyo haberi olarak sundu.
Kızılca kıyamet o zaman koptu ve "Marslılar dünyalıları sinek gibi
öldürüyor" cümlesiyle milyonlarca Amerikalı, sokağa döküldü.
Defalarca "bu bir kurgu, radyo tiyatrosu" dense de panik, uzun süre
giderilemedi.
Orson Welles'in "Marslıların sanal istilâsı", 78 yıl sonra bugün,
farklı boyutta gerçekleşiyor aslında... Siber saldırılar, sanal
olsa da sonuçları gerçek ve her birimiz tehlikedeyiz. Ülkeler,
ordular, kurumlar, şirketler ve hatta cep telefonu taşıyan herkes,
bitler ve baytlara dönüşmüş Marslıların tehdidi altında.
5 milyar dünyalının bir şekilde bağlantıda olduğu sanal dünyada
siber saldırı, yeni tehdittir ve pek çok ulus, yıllar öncesinden
kendi "siber kuvvetlerini" kurmuş bulunuyor. Türkiye'de ordumuz,
kamu ve finans sektörü kurumsal özel sektör firmaları, kendi
güvenlik tedbirlerini geliştirdiler.
Fakat KOBİ'lerimiz henüz işin vahametinin farkında değil. Bilişime
yatırdıkları her 9 $'dan 1 $'ını siber saldırılara karşı güvenlik
yatırımına harcamalılar. Oysa risk gerçekleştikten ve servet
kaybettikten sonra tedbir almayı tercih ediyorlar.
Bize gelince... Her birimiz Marslı istilasına imkân tanıyan adeta
onların uçan daireleri, akıllı telefon taşıyoruz. Bu cihazların
taşıdığı risklere ve güvenliğe önem vermez isek Orson Welles'in
radyo fantezisi, kişisel felaket olarak gerçekleşebilecektir.