Son anketler, Doğu Anadolu'da yaşayanların %77'sinin, "geleceğe
umutla baktığını" gösteriyor. Yarını tahmin etmenin en isabetli
yolu; o yarını inşa etmektir ve yarının inşası zihinde
başlıyor.
Neyi beslersen onu geliştirir, neyi konuşursan onu büyütürsün.
Umut, beslendiği sürece, dile dökülür, konuşarak büyütülür ve
gerçeğin gerek şartlarını oluşturur. Zira "yeter şart" harekete
geçmek ve üretmektir. Zira "umut her şey" olabilir ancak asla bir
yöntem değildir.
Burada geleceğe dair beklentiyi yönetmek son derece önem kazanıyor.
Peki, nedir şu beklenti yönetimi? Benim şöyle bir tanımım var:
Sevgiliye 3 vaat et, 4 ver. Senden iyisi yoktur. Yine aynı
sevgiliye, 10 vaat et, 8 ver, senden kötüsü yoktur. Üstelik 8, 4'ün
2 katı olmasına rağmen...
Buna, beklenti yönetimi diyoruz. Ekonomideki karşılığı şu: "Önce
beklenti oluştur ve sonra bu beklentiyi yöneterek istediğini
yaptır." Çünkü her şey algıya dayanıyor ve algılar da bir süre
sonra gerçeğe dönüşüyor. Dünya, 20 yıldır beklenti yönetimini
(expectation management), yalnızca ekonomide değil, siyaset,
sosyoloji ve yönetimde de uyguluyor.
Anketlerin söylediği "%75 gelecekten umutlu" cümlesinin hayatla
ilişkilendirilmesi şarttır ve bu da "gereği yapılarak" sağlanacak
ise 23 vilayetimize yönelik cazibe merkezleri daha da önem
kazanıyor.