Afet riski taşıyan alanların dönüştürülmesinde büyük hedefi var
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Türkiye genelinde 20 yılda 6.5 milyon
yapıyı dönüştürmeyi hedefliyoruz. Çirkin yapılanmaya hayır. Modern,
insanca yaşayabileceğimiz yapılara, evet."
Gözleri var görmezlere, kulağı var duymazlara, dilleri var
söylemezlere, açık ve net mesajdı bu. Zira hedef koymanın yanı sıra
bu hedefi gerçekleştiren bir hükümet etme geleneğini ifade ediyor
Erdoğan.
Bir yandan depremlerle yaşamak zorundaki ülkemizde konutların
iyileştirilmesi, diğer yanda insan ömründe alınan en pahalı ve en
uzun süreli yatırıma değer ve ekonomiye dinamizm getirecek, sektöre
cesaret veren bir açıklama oldu.
Dün, konut sektöründe başka bir fırsat penceresini, Özak GYO'nun
patronu Ahmet Akbalık'tan dinledik: "İnşaat sektörünü bir üst lige
çıkarmak için yabancılara oturma izni verilmesi gerekir, bu sayede
satışlar iki katına çıkar, dünyalının ikinci vatanı da Türkiye
olur."
Eskiler "kem alât ile kemâlat olmaz" der. Kötü aletlerle mükemmeli
yakalayamazsınız. Düşük nitelikli mal ve hizmet, yalnızca ihracatın
konusu değildir. İnşaat gibi geleneksel alanlarda da nitelik odaklı
üretim pekâlâ mümkün...
Cumhurbaşkanı'nın sözünü ettiği "çirkin yapılaşma" vasat hatta kötü
üretimin ifadesi... Modern ve insanca yaşayabileceğimiz konutlar
ise nitelikli üretimi tanımlıyor. Üstelik niteliği odaklarsanız hem
daha fazla kazanır hem de daha kaliteli bir hayat yaşar,
yaşatırsınız.
Geçenlerde Türkiye'deki ar-ge çalışmaları ve oluşturduğu üretim
etkisine dair bir araştırmayı dinlemiştim. Hemen her rakam,
niteliğin artması halinde daha fazla gelir, daha çok ciro ve daha
ileri teknolojiye işaret ediyordu.
Şu anda fert başına 10 bin dolarlık milli gelir bariyerini
aşacağımız zihin kırılma noktası tam da bu işte... İşini doğru
dürüst yapanlar bir yana, diğerleri "Sıradışı olmak istiyor ama
bunu sıradan işlerle başarabileceğini" sanıyor.