Türk lirası milli paramız. Onun gücü, ardındaki ekonomi kadar
bizim kendi paramıza itibarımızdan gelir. Eğer böyle bir kaygı
taşımaz isek elin dövizi gelir, liranı pul yapar. 6 sıfırlı
milyonluk banknot henüz hafızalarımızdan silinmiş değil.
Son döviz atağından sonra gördük ki algı operasyonları, finansal
saldırılar yanı sıra bazılarımız doların ateşine benzin taşımış...
Zorunlu olmamasına rağmen döviz talep etmiş, lirasını dolara
çevirmiş...
Merkez, başta faiz olmak üzere elindeki silahlarla şu anda dövizi
dizginledi. Devamında, daha dinamik finansal istikrar için gayret
edeceğini açıkladı.
Hükümet zaten dövizdeki oynaklığın yakın takipçisi ve piyasa ile
inatlaşmadan bu mücadelenin süreceği beyanı var.
Burada benim dikkat çekmek istediğim şudur: 100 $'lık ihracat için
65 $'lık ithalata zorunlu olma halimiz, acilen masaya
yatırılmalıdır. Enerjiden telefona, gıdadan tüketim mallarına hatta
tekstil cenneti ülkemizde takım elbiseye dek dövize bu kadar
iştahlıysan, lira ne yapsın?
Türkiye, ihracatın kilogram değerinde belli bir düzeyi yakalama
gayretinde... Ben bunu gerekli bulmakla birlikte yeterli
bulamıyorum.
Zira halen 1.5 $ düzeyindeki kilogram içindeki dövize
bağımlılığımız ne durumdadır?
Bugün yerli ve milli duruş sergileyenlerimize şükran borçluyuz.
Lirayı korumak için 15 Temmuz'da bir haftada 9 milyar $ bozdurup
TL'yi koruyan da bizleriz. Ancak lirayı koruma refleksini
kurumsallaştırmadıkça benzer saldırılardan sonra hasar tespitini
gördükçe daha çok üzüleceğiz.
Netice: Lira, gücünü bizden alır. Bizim ürettiğimiz,
güçlendirdiğimiz ekonomiden ve ona itibarımızdan... Eğer biz bu
gücü ona aktarmaz ve dövizle flörtü sürdürürsek bunu bizim için
başkaları yapmayacaktır.