Adına ister işaret fişeği deyin ister öncü gösterge, belli ki
Türkiye yeniden hızlı büyüme dalgasını yakalamış durumda...
2011'deki %8.8'lik büyümenin ardından "gaz-fren" tartışmaları, Gezi
gerginliği, 17-25 Aralık operasyonları, faiz, döviz kumpasları,
FETÖ'nün işgalci haydutları, PKK ve güneyimizdeki DEAŞ'a, savaşa
rağmen sürdürdüğümüz büyümeyi artırmak için çok uğraştık.
Geldiğimiz nokta, yeniden hızlı büyüme sörfüdür ve bunun hızlanarak
süreceğini düşünüyorum. Hızlı büyüme, bizim için "gerek şart" idi
ve şükür bunu yakalıyoruz. Ancak "yeter şart" nitelikli büyümedir
ve Türkiye'yi 2023 hedeflerine taşıyacak olan da bu nitelik
sıçraması olacaktır.
Tıpkı ihracatın cirosunun değil, kilogram fiyatının, turist
sayısının değil turist başına gelirin önemli olması gibi, büyümenin
yüzdesi kadar bunu ne ile nasıl temin ettiğimiz de önemlidir. Son
verilerden anlıyoruz ki hedeflerimize varabilmek için gereken
büyüme hızının alt sınırı %5 olmakla birlikte, 2023'te 2 trilyon
dolarlık milli gelir için %6-7 gibi bir hıza ihtiyacımız var.
Mevcut üretim modeliyle gidilmesi halinde, dış risklere açık bir
büyüme rakamı. Ancak yeni üretim fonksiyonu olan bilgi ve inovasyon
yoluyla, bu hızı sağlayabilir, satın almalar yoluyla zıplayarak
büyüme gibi yeni kavramları hayatımıza sokabiliriz. Peki, bu nasıl
olacak?
Öncelikle ISO'nun en büyük 500 şirket verilerinde sözü edilen düşük
teknolojilerin oranını azaltırken orta ve yüksek teknolojilere
geçişi hızlandırmak gerekiyor. İnovasyon kavramını dilimize soktuk
ama henüz hayatımıza sokamadık. Ar-Ge hâlâ şirketlerin lüks
hanesindeki harcamaların ifadesi...
Nitelik, ancak nitelikli beyinlerle olur. Şu anda pek çok işletme,
kendi vasatlığını, işgali altında olduğu insan kaynakları birimiyle
koruyor. Anlatmak istediğim, zekâ ve kabiliyetleri bulmak,
geliştirmek ve üretime dâhil etmek gibi hedef koymadıkça hangi
patron, ileri teknoloji ürünü üretebilir ki...Başka bir sıkıntı,
ölçeğe dairdir. İşbirliği ve işbölümü (collaboration) ne yazık ki
hâlâ yaygın değil ve her KOBİ, kendi küçük dünyasından dünyaya
meydan okuma açmazında... Ortaklık kültürünü ivmelendirecek
adımlara ihtiyacımız var. Tarım, henüz eteğimizdeki taşları
dökmediğimiz bakir alan. Toprağa tohumun yanı sıra bilgi ekmeye
başlamanın tam zamanı... Daha yığınca alanda nitelik dönüşümü
sağlayabilirsek, büyümenin nicelik boyutunu maksimum faydaya
çevirir, Türkiye'yi üst gelir grubuna zıplatabiliriz.