Bir niteliği olduğu halde işi olmayan, gezegenin yeni ve farklı
fakirlerinden söz ediyorum. Ekonomilerdeki daralma veya büyük
değişim anlarında sayıları artan, işler yoluna girince yeniden
ikbali yükselen insanlar...
Afrikalı bir fakiri anlayabilirsiniz.
Neticede "yoksuldur" veya temel ihtiyaçlarını karşılayacak
imkânlardan asırlardır "yoksundur."
Hint fakirini de bilebilirsiniz. Kast sistemine bakıp, dededen
fakirliği görebilirsiniz.
Amerikalı "homeless" fakiri de anlarsınız. Zenginliğin taşrasına
düşmüş, evsiz barksız, sistemin atıklarına muhtaçtır.
Çin'deki fakir, "günde 1 dolardan düşük" geliri tanımlar, bildik
bir fakirlik türüdür.
Türkiye'de fakir olmayı da tanımlayabilirsiniz. Türk-İş'e göre
asgari ücret dahi bu "fakirlik" tanımına abartılabilir.
Küresel krizin doğurduğu yeni bir fakir türü var ki, bunların
durumu, gerçekten ilginç ve garip. Farklı bir sosyal fenomen haline
gelen yeni fakirler...
Bunların çoğu Avrupalı... Bildik "hiç yok" veya "hâlâ yok" türü bir
fakirlik değildir bu. İkbali kaybetmişlik tanımına yakın, garip
davranış kalıpları sergileyen yeni fakirlik...
Genelde işsizliğe bağlı bir oluşum... Orta sınıftan işini
kaybedenlerin oluşturduğu bu kesimin en dramatik üyeleri "nitelikli
işsizler."
Daha az eğitimli işsizlerin yerini alan bu sosyal katman, 2001
Krizi'nde bizdeki finans sektöründe bir ara ortaya çıkmıştı. Fakat
"sosyal devlet" dinamikleri güçlü Avrupa'da, düne kadar
oluşmamıştı.
Bugün "sosyal devlet" kurumlarını kaybeden veya zayıflatan kriz
yüzünden Avrupa, bu yeni tür fakirlikle yüzleşmeye başladı.