Türkiye, 2023 hedeflerine varacaksa, ekonominin dinamizmini
dayandıracağı nirengi noktalarından biri de enerjidir.
Yenilenebilir yanı sıra nükleer alternatifler dâhil, bu dinamizmi
sağlama yolunda bugün bir merhaleyi aşıyor ve Akkuyu'nun temelini
atıyoruz.
Bana göre bu, Türkiye'nin nükleer kulübe giriş kapısıdır. Neden
nükleer? Öncelikle enerjide arz güvenliği, arz çeşitliliği, kaynak
risklerini azaltma yanı sıra ülkemizde nükleer kültürün oluşması
için bu alana odaklanmamız şart.
Nitekim Sinop'ta Japon ve Fransızlarla, Akkuyu'da Ruslarla işe
başladık. Jeopolitik riskleri yönetmek için Çin'de Qindao'ya üçüncü
nükleer için seyahat etmiştik Enerji Bakanı Berat Albayrak
ile...
Eğer yüksek gelir grubu ülkeler arasına girme hedefimiz varsa,
ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi de şimdiden üretmek zorundayız.
Yüzbinlerce yeni fabrikanın fişini nereye takacağımızı, katlanan
kişisel gelirin gereği tüketeceğimiz enerjiyi bugünden
tanımlamalıyız.
Fosilden yenilenebilire, alternatifinden nükleerine de her çeşidi
masadadır ve Türkiye'nin enerji bağımlılığı diye bir derdi vardır.
Bakanlığın Milli Enerji Politikası, ülkemizi tedarikten transfere,
tüketimden teknolojisine dek kıtalar kavşağı yapmayı
hedefliyor.
Kömür gibi yerli ve milli unsurları teknolojiyle buluşturmanın da
ötesine taşarak, nükleer gibi stratejik alanların sunacağı bütün
imkânlardan yararlanmamız gerekiyor. Nükleer santral sadece
elektrik üretmeyecek, aynı zamanda bu alanın ihtiyaç duyduğu insan
kaynağı, bilimsel bilgiyi, akademik kadroları da yetiştirecek.
Enerjiden savunmaya dek pek çok fırsatı tanımlayan nükleer kulübün
geç katılanı olabiliriz. Milli sanayinin gelişimi, teknoloji
transferinin sağlanması, yerli aktörlerin hayat bulması ve Akkuyu
bölgesinin canlanması dâhil pek çok faydalı sonucun doğacağı bu
temeli atarken dileğimiz daha güçlü Türkiye'dir ve nükleer kulüp
üyeliğiyle lig atlamamız artık kaçınılmaz olacaktır.