Et kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa ne yaparsın? İşin daha da tuhafı, bizzat tuzun da virüslühale gelmesidir. Tıpkı bilgisayarların baş belası Truva atı gibi... Sisteme bulaşıp, dışarıdan müdahaleyi mümkün kılan kapıları düşmana açan zararlı yazılımdan söz ediyoruz.
Devletin bütünü, tıpkı işletim sistemi gibi, bütün unsurların bir arada ve uyum içinde çalışmasını anlatır. Eğer bu yapıya dışarıdan müdahale etmek isterseniz, bir şekildeişletim sistemine sızar, haydutları serbest bırakacak hâkimleri dahi var edersiniz.
Okyanus ötesinden ilk müdahaleyi hatırlıyorum; 17 Aralık'ta geldiler, yolsuzluk arıyoruz diye Halkbank'ı infaz etmeye kalktılar. Yetmedi 25 Aralık'ta mega proje müteahhitlerini içeri aldılar. Teşhis edildikçe hapsedildiler. Bu defa paralel yapı, hapsedilenleri tahliye eden hâkim olarak karşımıza çıkıverdi.
Sisteminize Truva atı virüsü girdiğinde, onu temizlersiniz. Aksi halde sisteminiz paralel kullanıcılara (Pensilvanya Terör Örgütü) karşı savunmasız hale gelir. Bunun için antivirüs yazılımı benzeri sistemler kurarsınız.
Fakat bazı yazılımlar öylesine etkilenir ki o yazılımı silip, yeniden yüklemek gerekir. Bu açıdan bakınca Truva atı virüslerinin en ücra birimine dek sızdığı yapıları restore etmek yerine resetlemek daha sağlıklı olacaktır.