Her toplum dinamizmini dayandıracağı bir enerjiye ihtiyaç duyar. Tarım toplumunda bu enerji, kaslarımız idi.
Onların yetmediği yerde hayvanları kullanmayı öğrendik ve koşum takımlarını icat eden, ulusunun bahtını dönüştürmüştü. Sanayi toplumunda bu enerji, makinelerin gücü oldu. Önce buhar, sonra elektrik, derken petrol ve diğer fosil kaynaklar ile bir yandan dünyayı kirlettik, diğer yanda ekonomileri dönüştürdük.
Bilgi toplumunda enerji bilgidir ve giderek azalan fosil kaynaklar dâhil, enerji sorununa çare bulmanın umudu da buradadır.
Petrol bizde yok. Olan da istatistikten ibaret... Onda biri bulmayan üretimi, ithalat ile karşılıyoruz. Düşen varil fiyatının getirdiği avantajı, çıkan dolar ile hızla ziyan ededuralım, bize petrol dışı kaynaklar gerekiyor. Alternatif enerjiler için hiçbir şey yapmıyor değiliz fakat dişe dokunur adım attığımız da söylenemez.
200'e yakın üniversiteden hiç değilse birini "enerji üniversite" olarak tasarlayabilirdik.
Büyüme hızımız şu anda yeterince büyük olmasa da 10 yıl sonra şimdiki ihtiyacımızın%90'ı kadar ilave enerji üretmeliyiz. Petrole bağımlı olursak, neticesi cari açıktır. Peki, ne yapmalı?
ÜRET: Türkiye, alternatif enerjide "bekle gör" durumundan hızla çıkmak zorunda... Al Gore'u İstanbul'da dinlerken söylediği, "güneş enerjisinde en avantajlı ülkelerden birisiniz" cümlesini hatırlıyorum.