Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Londra temasları pek çok açıdan
faydalı oluyor. Birincisi,yeni nesil dönüşüm reformları küresel
yatırımcılara anlatılıyor. İkincisi de yabancı
yatırımcıların Türkiye'ye yönelik kaygıları gideriliyor.
İçerideki yoğun ve değişen gündem, ikinci nesil dönüşüm
reformlarının kamuoyunda fazlaca tartışılmasına mani oldu. Hal
böyle olunca reformlar için gereken kamuoyu desteği daha
fazla sağlanamıyordu.
Dışarıda da durum farklı değildi. Sonuçta terör ve savaş gibi risk
artırıcı ifadelerle dış basında yer alan
ülkemizin barındırdığı fırsatlar ve reformlar sayesinde
oluşacak yeni zeminin doğrudan anlatılması zaruret halini
almıştı.
Gerek sektörel dönüşüm gerek yapısal makro
reformlar gerekse AB üyelik süreci hakkında uzun
süredir güncelleme yapılmamıştı ve bu durum
yabancıların ülkemize bakışındabirtakım olumsuzluklar meydana
getiriyordu.
Şimdi yapılan Türkiye'nin taşıdığı
potansiyeli netleştirmekten ibaret aslında... Bu temasların
bir faydası da içimizdeki kendi ülkesine hain kesimlerin
açtığı tahribatıhafifletmesidir.
Terör belası karşısında, teröristin yanında yer alacak kadar
cinnet halindekilerin, Türkiye'yi risklerle dolu gibi gösterme
gayreti yoğunlaşmış durumda...
Olan biteni, kirletilmiş medya üzerinden okuyan küresel
sermaye, bunun etkisinde kalıyordu.
Gezi gerginliği ve devamında 17-24 Aralık
operasyonları dâhil, Türkiye'yi "kırılgan" gösteren dış medya
saldırıları işe yaramasa da ülkeye maliyet yüklemiş,
içeride kendi ülkesine düşman olanların da
yardımıyla, büyüme gibi pek çok
alanda olumsuzlukyaşamıştık.
Londra'da iş dünyasına bizzat Başbakan tarafından iletilen
mesajlar, bu ve benzeri algı kirlenmesini ortadan
kaldırmaya yardım ediyor. Sonuçta DAEŞ ve PKK'ya rağmen
büyümesini sürdüren bir Türkiye söz konusu... Davutoğlu da
Londra'da batılılara bunu anlatıyor zaten.