Tarım Bakanımız Ahmet Eşref Fakıbaba'dan muhteşem bir öneri
geldi; "lokantalarda porsiyonlar çok büyük, küçültelim, yarısı çöpe
gidiyor." Ve devam ediyor: "Her yerde artan yemekleri kendim alıp
götürüyorum, orada bırakmıyorum, biliyorum ki zaten dökülecek. Bunu
sizlere de tavsiye ediyorum."
Muhteşem bir öneri zira israfı önleyeceğiz. 5 yıldır bu tezi
savunuyorum ilk kez bir karşılık geldi, hem de tam adresinden...
Neticede inancımız bize diyor ki, yiyiniz içiniz ancak israf
etmeyiniz...
Temel israf alışkanlıklardan biri, restoran müşterisi iken
sergilediğimiz tutumdur. Yiyeceğimizden fazlasını sipariş eder,
kalanları masada bırakır çıkarız. Restoran sahibi, yemediklerimizi
hesabımızdan düşmediği gibi, kalanlar onun da işine yaramaz.
Hiçbirimizin aklına, "kalanları paket yap!" demek gelmez. Zira bunu
ayıp sayıyoruz. Kalanları eve götürmeyi, kendimize yediremiyor,
aklımız kalsa bile "el âlem ne der, garsona ayıp olur" baskısıyla
susuyoruz.
Batı'da israfı önleyen alışkanlıklardan biri de "paket yap"
uygulamasıdır. Bazı yerlerde "doggy bag" uygulamasını, siz
istemeden sunarlar... Evdeki köpeği bahane edip kalanları paket
yaptırırsınız. Fakat "evdeki köpeğe götüreceğim" bahanesine gerek
duyulmaz bile.