Kara propagandanın en sinsi olanı, dezenformasyonu "bilimsel
çerçeve" ile sunanıdır. Çünkü bilimin saygınlığını, kendi
yalanlarınıza payanda yapmışsınızdır.
Seçim sandığını ekonomi üzerinden etkilemek mi istiyorsunuz?
Ekonomide kriz algısı oluşturmak için koro kurar ve onlara felaket
türküleri söyletirsiniz. Notçular ne güne duruyor? Kredi itibarı
ülke ekonomisi için piyasalarca kabul edilen ölçü ise, bu ölçüyü
bozarsınız.
Başkanlık sistemine karşı çıkmak üzerinize vazife olmasa da kredi
notunu indirmek için bahane kalmayınca, "hukukun üstünlüğü
tehlikeye girer" dersiniz. G20'nin en güçlü 10 ülkesinde başkanlık
sistemi uygulanırken neden Türkiye'de sorun olsun diyenlere de
"efendim istikrarı bozar" yalanını uydurursunuz.
Üyeleriniz teker teker hükümeti ve ekonomi politikalarını överken,
başına geçtiğiniz STK'nızla, düşmesine rağmen "enflasyon ülke
itibarını zedeliyor" beyanatı verirsiniz. İnandırıcı olsun diye de
rapor üzerinden dillendirirsiniz. Hükümetten biri çıkıp hesabını
sormaya kalkınca da "beni değil raportörü bağlar" mazeretine
sığınırsınız.
Yeni Türkiye'de kendi pozisyonundan endişe eden içerideki muhalif
olmak zorunda da değilsiniz Türkiye'yi karalamak için... Misal
HSBC'siniz ve tıpkı geçen yıl The Economist'in "Kırılgan Beşli"
yalanıyla denediği gibi, Türkiye'ye dair kara propaganda yapmak
istiyorsunuz.
Çok basit; rapor yazın.