Türk savunma sanayimizin son yıllardaki atılımı göz kamaştırıcı boyutlarda...
Eskiden her 29 Ekim'de Silahlı Kuvvetlerimizin resmigeçit törenlerinde, peş peşe akıp giden savunma araçlarını görünce kendimi güvende hissederdim. Ancak bunlar, başka ülkelerin ürettiği donanımlardı.
Şimdi başka ülkelerin kendi resmi bayramlarında bizim ürettiğimiz silahları görünce gururlanıyor, "kural koyucu ülke" haline gelmenin farklı bir güven boyutunu yaşıyorum. Neticede binlerce yıldır bu çetin coğrafyalarda, kendi silahımızı üretmenin getirdiği imkânlar, hiçbir şeyle değiştirilemez.
Yarın İstanbul'da açılacak Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF), bu alanda geldiğimiz noktanın küresel boyutta resmigeçit töreni gibi... 50'den fazla ülkeden 800'ü aşkın firma güvenlik, denizcilik, havacılık ve uzay sanayisi alanlarında en modern araç, malzeme ve gereçleri sergileyecek.
Dünkü yazımda boşuna "gezegenin fuar ve kongre merkezi olacağız" demiyordum.
Üçüncü Havaalanına taşınması ardından boşa çıkacak olan Atatürk Havalimanı, denizden havaya, karadan uzaya dek her alanda savunma sanayimizin en görkemli fuar mekânıolabilir. Yeter ki bu taşınma ardından Yeşilköy, konut, AVM furyasına feda edilmesin.
Sanayi, "bir şeyden çok üretmek" anlamı taşır ve o şeylerin üretim kümelerine "sektör" diyoruz. Her sektör önemlidir. Ancak bazıları kritik sektörlerdir. Misal bilişim, bütün diğer sektörleri enlemesine kesen, her birini dönüştüren etki içerir.