Bundan 25 yıl öncesi Körfez Savaşı'nı hatırlıyorum. Rahmetli Turgut Özal, ABD'nin Irak operasyonlarına katılma kararını şöyle gerekçelendiriyordu:
"1 koyup 3 alacağız." Ancak tecelli böyle olmadı. Bırakın 1 koyup 3 almayı, amorti bile çıkmadı bize. Hatta borudaki petrol dahi çürüdü. Petrol çürür mü? Anlatmak istediğim, bu süreçten kazançlı çıkamamıştık.
Ben bunu 2 sebebe bağlıyorum; o dönemde 1-ekonomimiz zayıftı, 2- savunma sanayimiz yoktu. Bu defa bölge yine kaynıyor ve Türkiye Astana süreciyle sağlanan mutabakat çerçevesinde İdlib Çatışmasızlık Bölgesi içinde baş aktör mertebesinde rol sahibi.
Fakat bu defa durum farklı... Hem ekonomi güçlü hem de güçlü savunma sanayimiz var. Güvenliğini, sınırda değil, sınırın 1 karış dışında sağlama stratejimiz, Fırat Kalkanı operasyonlarıyla sonuç verince, Türkiye'nin bölgede artan ağırlığı bugün bize, bölgesel barışı koruma sorumluluğunu da vermiş durumda.
Dikkat edilmesi gereken, İdlib Çatışmasızlık Bölgesi'ndeki milyonların can güvenliğini korurken ekonomiyi de savunma sanayiini de güçlü tutabilmektir. Ekonomide alınan tedbirler, bütçe disiplini için ilave adımlar atıla dursun, sözü getirmek istediğim alan savunma sanayiidir.
Kötü müttefik bizi mal sahibi yaptı ve ambargolardan bunalan Türkiye kendi savunma envanterini üretmeye başladı. Önce silahsız sonra silahlı insansız hava araçlarındaki atılım, baş belamız PKK ve diğer şer ittifaklarıyla mücadelede rüştünü ispatladı.