Türkiye şükür ki savunma sanayiinde kendi milli
sistemlerini oluşturmaya başladı. Binlerce yıldır kritik
coğrafyalarda başkasının silahıyla savaştıkça zora
girmiş, kendi silahını ürettikçe rahat
etmişiz.
Şimdi 3 tarafı deniz ve 4 tarafı sorunlarla çevrili bu
coğrafyada, sözümüzün dinleniyorolması, terörizmle
mücadeledeki sürdürülebilir başarımız, milli savunma sanayi
alanındaki atılımlarımızla sağlanıyor.
Kıbrıs Harekâtı sonrası ambargo yıllarında silah
verip mühimmat vermeyen, sürekli
dışabağımlı dezavantajlı durumumuz
artık, milli savunma sanayi sayesinde
avantajadönüşüyor.
Ancak burada sorun, kendi teknolojimizi
üretmedeki hantallığımız… 200
üniversite,60'tan fazla teknokent
ve 2000'e yakın ar-ge merkezimiz
var fakat özel sektörün teknoloji üretme iştahı
henüz güçlü değil. Bu, kabul
edilemezdir.
Savunmanın, güvenliğin yarımı olmaz.
Tıpkı hamilelik gibi… Ya vardır ya da yoktur. Şimdi
var diyorsak, kendimizin üreteceği ileri teknolojilerin
toplamındasöz ediyoruz demektir.
Savunma ve havacılık kümelenmesi; iyi bir
başlangıç olsa da başarı; üstün gayretlerin
bileşkesiyle yılların gerisinden gelecektir. Nasıl
ki fasoncu ve montajcı olarak
başladığımız pek çok sektörde bugün sanayici
olabildiysek, savunma alanında aynı başarıyı
hatta daha fazlasını gösterebilmeliyiz.
Burada KOBİ'lerden daha kritik role sahip
olan büyük üreticilerdir ve temel kodları bize ait
teknolojiler üretme konusunda daha cesur davranma
sorumlulukları vardır.
İstanbul Sanayi Odası'nın aylık meclis toplantısına Savunma
Sanayi Müsteşarı Prof.
Dr. İsmail Demir'in vereceği mesajları son derece
önemsiyorum. Sonuçta teknoloji transferiyle varacağımız
nokta, çoktan geride kaldı ve bizim küresel arenada
teknolojiyi ortak geliştirme safhasına gelmemiz
gerekiyor.
Bu da yabancıdan ziyade kendi özel
sektörümüze sorumluluk yüklüyor. Bizi
kucaklayan bu topraklarda sanayici olmak,
cennet vatanın savunmasına, üreterek katkı vermeyi de
gerektirir.
Bunu yapan sanayicilerimiz var şükür. Ama yetmez, daha
fazla katılım, daha çok
gayret,daha nitelikli akıl
gerekiyor bize…