Taklit, çocukluk döneminin öğrenme yöntemi olabilir. Ancak özgün
olmayı sağlamaz. Aksine, taklitte ısrar, aslını güçlendirir, size
de sureti kalır. Aslı dururken suretin suratına kimseler
bakmaz.
Tabiat boşluktan, hayat kopyadan nefret eder.
Birbirinin tıpatıp aynısı 2 kar tanesi dahi yoktur. Ancak her damla
bir diğerinin ilhamı, her insan bir başkasına rol model
olabilir.
Taklit sektöründen, kopyacılıktan söz ediyoruz. Üretimden yazılıma,
yasalardan iş modellerine dek, başkasının başarısını tıpatıp
kopyalama saplantısından... Saplantı diyorum zira kopya, üzerine
değer koymadan var olanı çoğaltma kurnazlığıdır.
İlham ise muhteşem bir şeydir.
Tabiattan aldığımız ilhamlar bugün etrafımızı kuşatan hayatı
şekillendirmiş, teknolojiden biyolojiye dek bütün dev adımlar, bu
ilhamlar sayesinde yeşermiştir.
Misal kuşlardan ilham aldık, uçağı icat ettik.
Kopyalamadık. Siz hiç kanat çırpan uçak gördünüz mü?
Peki ya kopyacılar? Nimeti (orijinali) alıp külfeti (geliştirme)
öteleyenlerin sürdürülebilir başarısı olmamıştır. Her kopyanın
aslını yüceltmesi de bundandır. Kopya, hazıra konuculuk, fikri
tembellik, kolaycılık ve yarını olmayan (kısır) bir girdap
aslında...