Bölgeyi ateş yerine çevireceğine dair bütün uyarılara rağmen,
değil iptal etmek, ertelemeyi dahi kabul etmeyen Barzani,
referandumunu gerçekleştirdi. Şimdi neticelerinin tartışılacağı
dönem başlıyor.
Bu "Ateşgede" döneminde Barzani de Talabani de "Türkiye'ye tehdit
niteliğinde hiçbir adım atılmayacağı" garantisine ısrarla vurgu
yapıp duruyor. Neticede yeni dönem, Türkiye'ye anlaşmalardan gelen
müdahale hakkını da masaya getirmiş durumda.
İnsan, evinde yangın çıkarır mı? Eğer kundakçı değilse, evde
"kontrollü yangın" çıkarabilir. Şömine, evdeki kontrollü yangındır.
Ben bu referandumu Türkiye açısından "kontrolü yangın" olarak
nitelendiriyorum.
Kuzey Irak, yalnızca Erbil'de sayıları 2 bin 500'e varan Türk
KOBİ'si barındıran, petrol parasıyla kalkınması, Türkiye ile
işbirliğine bağlı, kendi geliştirdiğimiz ekonomik kabiliyetlere
muhtaç bir bölge.
Sorun, eski varil fiyatı üzerinden (140 $) yılda 108 milyar $,
şimdiki piyasa fiyatıyla yılda 45 milyar $'lık petrol gelirini,
kimin kontrol edeceğine dairdir. ABD, Rusya, İran, hatta etkileri
az dahi olsa bazı AB ülkeleri, bu geliri bir şekilde yönlendirme
konusunda yüksek iştah taşıyor.
Batılı büyükler, Türkiye'yi dışarıda bırakacak stratejilerini
hayata geçirmek için uzun süredir yoğun gayret içinde... Çokuluslu
şirket gibi konuşlanan DEAŞ ve çözüm ortağı PKK dâhil, Kuzey
Irak'ın petrolünü, bu çokuluslu şer ittifakının yönetim
kurulundakilerin çıkarına uygun tasarladılar.
Dünkü referandum, bu tasarımın adımıydı. Hatta Erbil'den başlayarak
Suriye sınırı boyunca petrolü Lazkiye limanına taşıyacak bölgenin
demografik yapısını değiştirme planı da bu amaçla üretilmişti.
Peki, şimdi ne olacak? Türkiye açısından bu "şömine gibi
referandum" masaya bizim lehimize yeni fırsatlar ve bolca yeni
seçenek koymamızı sağlayacak. Öyle ki Musul ve Kerkük'e müdahale
gibi radikal adımların gerekçesi de bunlara dâhil...
Batı, zaten 5 yıldır uygulaya geldiği planın yeni safhasını devreye
alarak Kuzey Suriye koridorundaki "emanet savaşlarıyla" küresel
kapışmaya odaklanacak. Bu safha, bizim için yeni tehditler
sunuyor.
1939'da bir referandum ile toprağımız haline gelen Hatay, Kuzey
Irak'ın petrol koridorunda tıkaç gibi görülebilir ve bizden toprak
koparmak için yeni referandum tuzağı kurulabilir. Buna karşı
şimdiden tedbir geliştirmek zorundayız.
Netice; Türkiye için şöminevari kontrollü yangın olan bu referandum
Barzani için kendi evini "kundaklamaya" dönüşebilir.