Türkiye, etrafındaki çöken ülkelerin cankurtaran
filikası gibi... 2.5 milyon sığınmacıya kucak açmakla
kalmadık, 50 binini de boğulmasın diye denizlerden
topladık. Şimdiye dek maliyet 8 milyar $'a dayandı. Milli
gelirimizin %1'ini harcadık, gerekirse yine harcarız.
Bu mültecilerden birkaç bini Avrupa kapılarına
dayanınca bir şeyler oldu. Dövüp tahkir ettikleri Türkiye'nin
Suriye uyarıları, nihayet duyuldu. Düne kadar eleştirdikleri
ülkemizi şimdi koyacak yer bulamıyor, AB zirvesinde Türkiye
için özel gündem maddesi ihdas ediyorlar.
Birkaç bin mülteci ile ölümü gören Avrupa şimdi değişti.
Zira sığınmacıların kendi topraklarına yürüme
provası dahi yetti. Yalnızca konaklama değil, demografik
yıkım maliyetini görünce, AB liderleri "Türkiye için her şeyi
yapmaya hazırız" kıvamına geldiler.
Bana göre 2.5 milyon mültecinin 2
milyonunu Avrupa'ya doğru yola çıkarabiliriz. Busosyal
tsunami, bir kez harekete geçince ortada ne birlik ne de Euro
kalır. Yunanistan'a benzemez böyle bir kavim göçü... Yaşlanan
ve yavaşlayan Avrupa'nın zihni şimdi, ne demek istediğimizi
duymaya daha hazır.
Zaten insan zihni neye hazırsa onu duyar, gözü onu
görür. Sığınmacı kozu şu anda bizim için en büyük
dış politika aracıdır ve ardına koyacağımız, bilinçli
stratejiler ile AB'nin bize uyguladığı bütün
yaptırımları kökünden silebilir.