Türkiye, tarım kartını henüz kullanmamış bir ülke… Uzun süre ekonomideki payından utanırcasına onu azaltmakla övündük. Sonra sanayileşme kadar tarımın da gereğini anladık. Bilgi toplumunda torunlarımızın iştahının bizden düşük olmayacağı, insanların acıkacağı gerçeğini kavradıkça tarıma yeni gözle bakmaya başladık. Şükür ki başladık. Vahşi sulama yerine damla sulama örneğindeki gibi, tarımı sadece taban fiyat, mazot, gübre veya düşük faizli krediyle değil, bu sektörü yeni kavramlarla buluşturma sayesinde geliştireceğimizi gördük. 28 ziraat fakültesinde, ayağına çamur değmeden emekli olabilen tarım profesörleriyle binlerce mühendis mezun veriyoruz ama durum ortada… Cennet vatanın faunası florasını bilmeden, ziraatın sadece tarladan ibaret olmadığını kavramadan, tarımın finansmanını çağdaş hale getirmeden gideceğimiz yol bir arpa boyu oluyor bu yüzden… Ancak umut verici gelişmeler var. Misal Borsa İstanbul ile Konya Ticaret Borsası arasındaki işbirliği gibi…