20-23 Eylül'de İstanbul Yeni Havalimanı'nda gerçekleştirilecek
festivalde;
Türkiye tarihinin en büyük ödüllü teknoloji yarışmalarının yanı
sıra; havacılık gösterileri, seminerler, uluslararası girişim
zirvesi ve aktiviteler ziyaretçilerini bekliyor.
Amaç; ülkemizin milli teknoloji hamlesini gerçekleştirmek ve
teknoloji üreten topluma dönüşmemizi sağlamak... Türkiye Teknoloji
Takımı Vakfı, (T3 Vakfı) öncülüğündeki Teknofest İstanbul
Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali'ne bu yıl 42 ülkeden katılım
olacak ve 250 bin ziyaretçi bu muhteşem etkinlikleri ücretsiz
izleyebilecek.
Festival kapsamında; Jet uçak gösterileri, paraşüt atlayışları,
planör, helikopter ve akrobasi gösterileri, simülasyon
uygulamaları, takım oyunları, havacılık gösterileri, planetaryum,
rüzgâr tüneli, Hürkuş, hava araçları sergisi, dünyadan efsane
uçaklar, baloAn, uçurtma gösterisi, Ali İsmet Öztürk Akrobasisi
yanı sıra girişim fuarı da yer alacak.
Festivalin en önemli bölümünde ise 12 farklı kategoride yarışmalar
olacak, finallerde dereceye girenlere ödülleri, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan tarafından verilecek. Bunun önemi, pek çok
teknolojik gelişmenin böylesi yarışmalar neticesi hayat bulmasından
geliyor.
Belki de Teknofest birincilerinin buluşları, ülkemizin milli
teknoloji hamlelerinin kuluçkası olacak.
135 ÜLKEDEN KATILIMCI
Teknofest kapsamında düzenlenen Hackİstanbul 2018 CTF (Capture the
Flag) Bayrak Ele Geçirme yarışması ile dünya çapında 132 ülkeden
binlerce hacker tüm yeteneklerini sergilemek üzere bir araya
gelecek.
Dünya'nın önde gelen uzmanlarının rehberliğinde özel olarak
oluşturulmuş gerçek siber saldırı ortamlarının çeşitli etaplarında
tüm yeteneklerini kullanarak sızmaya ve sistemleri ele geçirmeye
çalışacaklar.
Yarışma sonunda en yüksek puanlı 10 ekip, 22 Eylül tarihinde
İstanbul İGA Havalimanı'nda Hackİstanbul Final etabında Aselsan'ın
geliştirdiği Anti-Drone Savunma Sistemi üzerinde kozlarını
paylaşmak üzere karşılaşacaklar.
Dijital yolcu deneyimini bir üst seviyeye taşımak için 48 saat
kesintisiz sürecek bir yarışta dünyanın en büyük havalimanında,
Türk Hava Yolları ve İGA tarafından sunulacak servislerin yanı
sıra, uçtan uca seyahat sürecinde yenilikçi uygulamalar
geliştirecek yarışmacılar, bunu yaparken yapay zeka, makine
öğrenmesi, nesnelerin interneti, büyük veri, sanal ve artırılmış
gerçeklik, blockchain, biyometri gibi yeni ve yükselen
teknolojileri kullanacaklar.
'GENÇLERİMİZ UZAY MİKROBU KAPSIN İSTİYORUZ'
Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk
Bayraktar toplantının açılışında yaptığı konuşmada bu
organizasyonun hem milli teknoloji hamlemiz hem de gençlerimiz için
çok önemli olduğunu belirtiyor. Bayraktar şu çarpıcı cümle ile de
işin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. "Başarılı ve yetenekli
gençlerimizi yurtdışına kaptırmayalım...' Yıllarca Türkiye'de
gençlerin ve fikirlerin önünün kesildiğini söyleyen Bayraktar,
şunlara dikkat çekiyor; "Bilmeliyiz ki, kendi göbeğimizi kendimiz
kesmez isek bize hayat hakkı tanımazlar. Bu festival çok hayati bir
konuda yapılıyor. Gençlerin önünü kesmezsek, onlara destek olursak
geleceğin Elon Musk'ları olacaklar..." Yetenekli gençleri ülkemizde
değerlendirmek yerine 'Git yurtdışına hizmet et' diyerek
gönderdiğimizi belirten Bayraktar, "Bugün kullandığımız tüm
teknolojiler hep savunma sanayinin ürünleri. ABD bunları savunma
sanayi içinde geliştirdi. Bizim de milli teknoloji hamlesini
gerçekleştirebilmemiz için bu tür organizasyonlar çok önemli"
diyor.
BU DEFA GENÇLERİMİZE ENGEL OLAMAYACAKLAR
GEÇMIŞIMIZ, pek çok alanda küresel atılımların ilk örnekleriyle
dolu... Sorun; onları engellemek isteyenlere engel
olamayışımızda... Ancak bu festival gösteriyor ki artık hiç kimse
gençlerimiz engellemeyecek. Örnek mi? 1962'de Bandırma'da bir grup
liselinin kurduğu Bandırma Feza Kulübü'nün roket denemelerinin
ardından yok edilmeleri gibi. Gençler Marmara-1 roketini 15 km
yukarıya gönderdiklerinde onlarla alay etmekle kalmayıp, Kirkor
Divarci liderliğindeki ekibin atölye ve projelerini yakıp yıkıp yok
ettik. Onları doğmamışa çevirdik. Başka örnek mi? Kısa bir tur
yapayım;
DEVRİM: İlk otomobilimizdi. 1961'de 4 adet
üretildi. Ankara Hipodrom'da resmi geçitte görücüye çıkardık;
garajda yürüyen Devrim burada yürümedi, "benzin koymayı unuttuk"
dendi ve ancak birini kurtarabildik. Tülomsaş müzesine terk ettik.
Ancak şimdi 5 babayiğit ile yeniden deniyoruz.
ANADOL: 1966'da üretmeye başladık, ticarisinden
yarış tipine (Böcek) dek pek çok modelini ürettik, Anadolu
yollarıyla dolup taştı ve bir sabah "kaportasını eşek yiyor"
manşetini attık, medya linciyle tarihe terk ettik.
HÜRKUŞ: Vecihi Bey, 1925'te "VECİHİ K VI" adlı kendi imalatı
uçağını uçurunca önce askeriyeden sonra da cemiyetten uçuruldu,
İstanbul-İzmir uçuşunun ardından 15 gün ev hapsinde tutuldu,
cenazesinde dahi bu mucit beyefendiyi terk ettik.
DEMİRAĞ: 10. Yıl Marşı'nda "Demir ağlarla ördük
ana yurdu dört baştan" dedirten girişimcimiz, 2.500 km ray
döşemekle kalmamış ürettiği uçakları ihraç edecek kadar
güçlenmişti.
Sonra uçaklarıyla birlikte kendisini tarihin tozlu raflarına terk
ettik.
KARAKURT: İlk lokomotifimiz. 1961'de raylardaydı.
Eskişehir CER atölyesindeki 22 mühendisimizin göz nuru el emeği ve
ülkemizin gururuydu. Daha sonra "burada üretilmişi var" dendi. Gar
kenarına terk ettik.
DİĞERLERİ: 1633'te Lagari Hasan Çelebi'nin
roketine, 1880'de Haliç'i alttan geçen ilk denizaltımıza ve benzer
yüzlerce mucidin başarılarına değinemedim bile. Bu defa
gençlerimizi kimse durduramayacak. Bu festival iddiamızı dünyaya
ilan için vesile olacak. Son sözüm şudur; Analarımız GÖKMEN'leri
çoktan doğurdu. Teknofest bunları açığa çıkaracak.