Cumhuriyet tarihimizin en büyük terör komplosu,
Başkentimizde sahnelendi. Terör örgütü PKK'yı kullanan ama onu da
aşan boyutta bir "istikrarsızlaştırma" projesi bu...
Arkasında kimlerin olduğunu henüz isimlendiremiyoruz ama
hissediyoruz. Bu katliamınkimin ekmeğine yağ süreceğinden yola
çıkınca, vardığımız adresler ne yazık ki Kandil'i de kapsayan
ama onu da aşan çokuluslu şeytan ittifakı oluyor.
Demokratik haklarını meşru platformlarda savunan gençler üzerinden
sergilenen bu katliamı, duygusallık boyutuyla
değil, akıl ve bilgi odağında ele almakta fayda
var. Zira bir sonraki adımda nereye
yürüneceğini kestirmek için daha fazla veriye ihtiyacımız
var.
İstikrarsızlaştırma sürecinin 2 temel amaç taşıdığını
görüyoruz; Türkiye'yi, Ekonomik açıdan
Yunanistan'a benzetmek, siyasi yönden
Suriye'ye çevirmek... Ekonomiye yönelik saldırıların akim
kalınca; sokağı karıştırmak, mayınlamak, meydanları kana
bulama yolu seçilmiş gibi görünüyor.
Seçim sürecinde ülkenin iç siyasetini dizayn etmeyi de hedef alan
bu katliamı ben bir tür "terörün mitingi" diye nitelendiriyorum.
Siyasi partiler meydanda halk ile buluşur, seçmeniyle
kucaklaşır. Diyarbakır'dan İzmir'e, Ankara'dan İstanbul'a
dek kalabalıklar bir araya gelir, vaatlerini sıralar ve seçimde o
talep eder. Terörün miting tarzı ise katliam
şeklinde oluyor.