Teröre meydan okuyan Hükümet, sürecin sadece güvenlik boyutunu
değil, ekonomik yönünü de devreye alıyor. Bu amaçla 4 yılda 68
milyar lira harcanacak. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kırsalda 10
milyon insanımıza 9.6 milyarlık destek sözü veriyor.
Terörle topyekûn mücadelede bu tutum son derece önemlidir. Zira
insanlara kaybedince üzülecekleri şeyler kazandırınca, terör o
iklimde yeşermiyor. 80'li yıllarda böyle bir tasamız yoktu. Askeri
ve güvenlik tedbirleriyle terörü çözebileceğimizi sandık ve
yanıldık.
İzleyen süreçte gördük ki beyaz eşya bayii olan yerlerde terör,
kırsaldan ve diğer yerlerden daha az. Zira şirketler bir yerde
bayilik açıyorsa orada gelir var demektir. İzleyen yıllarda
valilikler ve yerel inisiyatifler yardımıyla bölgesel kalkınma
hızlandıkça terörle mücadele etkinlik kazanmıştı.
Habur Kapısı dahi hizmete girdikten sonra kamyonculara verilen
"Irak'a götürdüğü gıda ve ilaç karşılığında 2 ton mazot getirme
izni", kamyon başına 20 insana gelir kapısı oluşturmuş ve dağdan 2
kişinin inmesini sağlamıştı. Daha sonraki yıllarda bölgesel
kalkınma, önce açılım sonra barış sürecini temellendirdi.
Bugün terör, küresel haydutların cirit attığı güneyimizdeki
atmosferin de etkisiyle yeniden azmış durumda. Kendi eko sistemini
oluşturacak kadar beslenen terörle mücadelede bölgesel kalkınma
hamlesi işe yarayacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken, bundan
önceki kalkınma hamlelerinde yapılan hataların tekrar
edilmemesidir.