Sandığa gidiyoruz. Yeni sistemin ilk 2 oyunu kullanacağız. Biri
Meclis'in bileşenini belirleyecek diğeri de yeni cumhurbaşkanımızı…
Bu seçimi öncekilerden ayıran; Anayasa referandumu ile kapısından
girdiğimiz Yeni Türkiye'nin yol haritası olacağıdır.
Oylarımızla çizeceğimiz bu harita ile bugünde kalmak hatta geriye
gitmek mümkün olduğu kadar yarına doğru yol almak ta mümkün… Ben bu
tezimi, yakın geçmişimizden örneklerle savunmak istiyorum. Hani şu
yeteneğimize rağmen yaptığımız hatalı seçimlerle kendi başımıza
getirdiklerimizden… 1958 yılında Eskişehir Cer Atölyesi, Demiryolu
Fabrikası adıyla yeni ve büyük hedefler için organize edilir. Bu
hedef, 1961 yılında Türk işçi ve mühendislerinin şeref anıtı
kabilinden Karakurt'u üretmektir.
Karakurt, 1915 beygir gücünde, 97 ton ağırlığında ve 70 km/s hız
yapabilen ilk lokomotifimiz olacaktır.
Oldu da… Üstelik Karakurt tek değildi.
30'larda uçak yapan Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ, çay tarımını
başlatan Zihni Derin, Devrim otomobilimiz… Peki, devamında ne
yaptık dersiniz? Bizi yarına taşıyacakları değil, düne gömenleri
seçtik ve adımlarımız akamete uğradı.
Vecihi'yi hapsettik, Demirağ'ı kahrından öldürdük, Zihni Derin'i
unuttuk, Devrim'i gömdük, Karakurt'u terk ettik ve sanki "bekleme"
tuşuna basılmış gibi 2000'lere kadar mola verdik.
Sonra koşmayı seçtik ve ülkeyi büyüttük, Türkiye'yi yücelttik.
Her ne kadar "icat çıkarma" diyen bir kültüre sahip olsak da… Arada
bir şeyler icat edebiliyoruz demektir bu.
Fakat bununla da kalmıyor, kendi icadımızı yok ediyoruz.
İlk denizaltı prototipi sayılan "pervaneli fıçıyı", Haliç'te
şehzade sünnet düğünü eğlencesi olarak icat ettik. Daha sonra bu
fıçının eğlence dışında kullanım alanı olabileceğine bakmadan,
mucidini ortadan kaldırdık.
Bugün beni sevindiren; toplumsal aşağılık kompleksimizden kurtulup,
gemi, uçak, lokomotif gibi, daha önce "yurdum insanı yapamaz"
söylemini terk etmemizdir. Dünyadaki 10 mega projenin 6'sına ev
sahipliği yapmamızdır.
Yeni Türkiye; "yapamayız" diyen eski vesayetçi kafaların ve
müstemlekecilerin çekim alanından kurtuldukça zihni özgürleşiyor ve
daha büyük adımlara cesaret edebiliyor.
Bugünkü seçim; aslında, yarının seçimi olacaktır. Ya daha iyi bir
yarın uğruna dünü geride bırakacağız. Ya da dünü yeniden üreten
eski zihniyeti hortlatacağız. Seçimimiz bu olacaktır.