Tam 2 yıl önce bizler farklı bir sabaha uyandık. 15 Temmuz
2016'da FETÖ'cü hainlerin ihanet gecesinde, millet olarak çok büyük
sınav verdik. Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah,
bir gündüz ve bir güneş vardır...
Gece meydanlarda demokrasi nöbeti tutup sabah mesaiye giden
milyonların yazdığı demokrasi destanı, toplum hafızasına "gururla"
kazınırken, kendi halkına ateş eden haydutlar kadar darbecilere
alkış tutanları da aynı hafızamızın "utanç hanesine" yazdık. Aradan
2 yıl geçti ama...
ASLA;
15 Temmuz akşamı, duruma göre pozisyon alanları... Demokrasi
kazandıktan sonra darbeyi protesto edenleri... Derin ahtapotun
kolları budanırken iş dünyasında, çoğunun cebinde TUSKON kartı olan
sonra da kendisini darbe karşıtı gibi gösteren işadamlarını...
Ekonomide de milli mücadele yaşanırken, yerli ve yabancı
yatırımcıları yanıltıcı bilgilerle Türkiye'den kaçırmaya
çalışanları...
Darbe gecesi mazotu 6 liraya satan çakal akaryakıt bayilerini,
havaalanı katliam gecesi taksimetreyi 200 liradan açan yamyam
taksicileri... Tanklar geçerken alkış tutanları... Darbe olduğunu
düşünüp sevinç naraları atan bazı Bağdat Caddesi
müdavimlerini...
Kalkışma gecesinden 3 gün sonra gece 22.00'de tatil beldesinden
arayıp, "ben de darbe karşıtıyım, twit atmıştım" diyerek
piyarcısının gönderdiği basın bülteninin sayfamızda manşet olmasını
isteyen patronları...
Her darbe sürecinde bütün darbecileri alkışlayan iş dünyasındaki,
medyadaki, sivil toplum örgütlerindeki, finans tiranları arasındaki
sivil generalleri unutmayacağız.
TIPKI;
"Burayı teslim almaya geldik" diyen darbeci generali gözünü
kırpmadan anlından vuran ve kendisi de şehit düşen tereddütsüz
kahraman Astsubay Ömer Halisdemir'i,
Darbeye karşı tankların önüne dikilen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
"yol arkadaşım" dediği, Ak Parti'nin isim babası, logo tasarımcısı
ve partiye 13 seçim kazandıran, arkadaşım, dostum Erol
Olçok'u...
Köprüyü kapatan askerlerle konuşmak için evden fırlayan babasının
peşinden "sen nereye ben oraya" diye sokağa fırlayan ve babasıyla
birlikte şehit düşen fidan gibi delikanlı 16 yaşındaki Abdullah
Tayyip Olçok'u...
"Biz korkarsak herkes korkar, ben dışarı çıkıyorum" diyen ve
darbeci haydutların kurşunlarıyla şehit düşen Prof. Dr. İlhan
Varank'ı... Kardeşi Mustafa Varank'ın çağrısına, yere düşmüş
telefondan cevap veren vatandaşın; "bu telefonun sahibi yiğit
biriydi, vuruldu" sözlerini...
Ve tankın önüne yatanından, "güçlü ordu güçlü ekonomiyle yaşar"
diyerek birlik beraberlik çağrısı yapana da helal süt emmiş vatan
evlatlarımızı, işadamlarımızı, politikacılar ve kahraman halkımızı
unutmayacağımız gibi...
Unutmayalım ki tekrarlanmasın. Unutmayalım ki darbeci haydutlar
cesaret bulamasın. Unutmayalım ki Türkiye, bağımsız
kalabilsin...