Yılda 6.5 milyar $'ı Ar-Ge'ye harcıyoruz ve hedefimiz bu
harcamayı milli gelirin %3'üne taşımak. Ancak sürekli işaret
ettiğim, bizler neden "AR'aştırıyor fakat GE'liştiremiyoruz?"
sorusuna getirdiğim kültürel dirençleri hatırlatmakta fayda
var:
Farklı olandan KORKU, bize benzemeyenden NEFRET, rakiple düello
yerine PUSU, akıl yerine KURNAZLIK, sabır yerine TELAŞ, merak
yerine BİAT, bilgi yerine KANAAT ve özgün yerine TAKLİT...
Dünya Mobil Fuarı için bulunduğum Barselona'da gezegenin dört
bucağından gelen binlerce insanın, "yeni ve farklı ne var?"
arayışına tanık oluyoruz. Bu arayışın neticesinde bizim teknoloji
şirketlerimiz de dünya fuarında yerini almış...
Türk Telekom, Algera, Vestel, General Mobile, Aselsan ve
diğerleri... Aselsan standını gezerken her ne kadar başarılı örnek
sayısıyla yetinmesek de Ar-Ge'ye yatırımın somut sonuçlarını
gördükçe, araştırmayı geliştirmeyi sürekli desteklemek gerektiğini
daha iyi anlıyoruz.
Aselsan Başkan Yardımcısı Yavuz Bayız'ı dinliyoruz: 1.1 milyar
$'lık cironun %6'sını Ar-Ge'ye ayırıyor ve 5 yıldır bu boyuttaki
Ar-Ge sayesinde 200 milyon $'lık ihracat yapmayı başarıyor. Suudi
Arabistan'dan Malezya, Endonezya, Şili, Azerbaycan'a dek savunma
ekipmanları satabilmişler.
Bir başka başarı, Ar-Ge sayesinde ülkenin cari açığına ilaç olacak
yerli baz istasyonu üretimleri... Bayız yerli operatörlerle
görüştüklerini söylüyor: "İlk etapta para kazanmak değil, kabul
görmek ve güvenilmek önemli..."
Baz istasyonu neden önemli? Türkiye'de 70 bin baz istasyon var ve
4.5G ile çoğu yeniden düzenlenecek. Bu da cari açık demek... Eğer
bunun teknolojisini bizler geliştirebiliyorsak, bu iyi bir şey
kuşkusuz. Ankara Ahlatlıbel'de ilk yerli baz istasyonu deneniyor,
İstanbul'da deneme yeri aranıyor. Ama neticede Aselsan, bu alanda
bir açığımızı kapatmış olacak.