Türkiye, coğrafyasının getirdiği riskleri bertaraf etme yolunda
yoğun enerji sarf ediyor. Dünya Enerji Kongresi'nde yaşanan
gelişmeler, dışımızdaki dünya ile yeni ve güçlü ittifakların
yeşerdiğini gösteriyor. Bu durum, FETÖ çetesinin yurtdışı
uzantılarından ülkemize yönelik algı kirliliğine tokat gibi cevap
oluşturuyor. Algı kirliliği Türkiye'nin dünyada yalnızlaştığı,
uluslararası kamuoyunca dışlandığı, ekonomisinin durgunlaştığı,
insan hakları ihlallerinin arttığı yalanı üzerinden yürüyordu.
Bunlara verilen cevaplar arasında, ekonomiye yönelik sabotaj
girişimine karşı yaptığımız atak, en önemlisi...
Rusya'dan sonra İsrail'le enerji alanında geliştirdiğimiz
işbirliği, yeni ve farklı bir "one minute" çıkışı mahiyetinde...
Hatırlayın, Cumhurbaşkanı "dünya 5'ten büyüktür" dedikçe, küresel
arenada pazarlık gücümüz artıyor, karar vericiler arasındaki
yerimiz pekişiyor.
Burada ben temel sıkıntının hâlâ, dış politika söz konusu olduğunda
içerideki muhalefetin bu gelişmeleri "iç siyaset malzemesi" olarak
görmesinde yattığına inanıyorum. Son 3 günümü New York'ta geçirdim.
ABD seçimlerini bolca tartışma fırsatı buldum.
Neredeyse her Amerikalı, ister Demokrat Partili ister Cumhuriyetçi
Partili olsun, söz konusu dış politika ise aradaki farkın "Coca-
Cola ile Pepsi -Cola arasındaki kadar" olduğunda hemfikir. Bu da
ABD'yi güçlü yapan unsurlardan biri...
Ülkemizde ise durum çok farklı... Şu anda ordumuz savaşta ve
topyekûn gayret göstereceğimiz zamanlardayız.
Eski zihin yapısının ürettiği ezberlerimizi çöpe atmak, yeni ve
güçlü ittifaklar aramak zorundayız. Kapısında bekletildiğimiz AB'ye
mahkûm olduğumuzu düşünenler dahil "5'lerin egemen olduğu dünya
dışında" bir varoluş mümkün olduğunu artık kavramamız gerek.
Köşeye sıkıştırıp yalnızlaştırıldıkça, içimizde saklı enerjiler
açığa çıkıyor, yeni ve güçlü ittifaklar, ufuk menzilimize giriyor.
Daha düne kadar kavgaya tutuşturulduğumuz Rusya, Mavi Marmara krizi
yaşadığımız İsrail de dâhil, ülke için yararlı olacak her türlü
akılcı hamleyi cesurca yapabiliyoruz.