Her proje, dinamizmini dayandıracağı kaynağa ihtiyaç duyar.
Kaynağı yetersiz proje, yarı yolda kalır ya da zamanında bitmez.
Çoğu kez de rafa kalkar.
Yakın geçmişimiz kısıtlı kaynakları geliştirmeden başlatılan
projelerin nasıl rafa kalktığını gösteren örneklerle doludur. Kayıp
yıllar 1990'larda akıllıca fonlanmamış, finans ayağı sakat yüzlerce
projenin ölümü bu yüzden gerçekleşmişti.
Rahmetli Turgut Özal'ın dışa açık büyüme modeliyle başlattığı dev
atılımların enerjisi de ihdas ettiği fonlardan sağlanmıştı. Sayısal
devrim dediğimiz ve Türkiye'yi dünyanın en modern 11'inci iletişim
altyapısını ve otoyollar gibi büyük projeleri de bu fonlar
sayesinde başarabildik.
Bugün Türkiye Varlık Fonu, benzer iddia ile hayatımıza girmiş
bulunuyor. Büyük Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu mega projelerin yanı
sıra özel sektörün yatırım hamlesine cesaret verecek finansman
kaynağını oluşturacak.
Uzun dönemde 200 milyar $'lık hacmiyle bu süper fon, sadece bizim
mega projelerin finansal enerjisini değil aynı zamanda yabancı
yatırımcılar üzerinden derinleşme fırsatı sunacak.
Böylesi milli fonlar, dünyada yeni değil. 40'tan fazla ülkenin 80'e
yakın fonunda 10.4 trilyon $ ile mega projeler finanse ediliyor.
2023 hedeflerine varmak için gereken ekonomik zıplamalar için
böylesi bir güç odağı oluşturmak şarttı zaten.
Türkiye Varlık Fonu'nun gerekçesi, içine dâhil edilen kamu devleri
dışında bir başka gücü, yönetimindeki başarıdan gelecek. Fon
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bostan, bu başarının mimarı
durumunda...
Kendisini Vakıf Emeklilik Genel Müdürü iken tanıdım. Bize yaptığı
sunumda, Türkiye'nin yarınına dair hedeflerini paylaşmıştı. Derken
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na ve oradan da şimdiki görevine
getirildi.