Savaş ve ekonomi, tarihin akışını yönlendirdi ve her iki
alandaki başarı, ileri teknolojiyi en iyi kullanan uluslarca
sağlandı. Bu teknoloji, 1330 yıl önce atların koşum ve dizgini, 600
yıl önce top, 100 yıl önce çelik, makineli tüfekti. Bugün ise bilgi
silahın, elektron merminin yerini aldı. Asker de 'yüksek kontrol
gücüne sahip' unsur oldu.
Yarının savaşçıları robotların yüzlerce prototipi üretildi,
bazıları seri üretime geçti bile. Bu durum, gücün yeniden
tanımlanmasını sağladı. 1 makineli tüfeğin 1760 kılıca bedel olduğu
150 yıl öncesindeki gibi, yeni savaş konsepti olan siber güçler,
devlet kavramını yeniden şekillendirecek potansiyel taşıyor.
Bilgi teknolojileri savaşın cephesini, şeklini ve askerini
dönüştürünce, geleceğin savaşçısı bir elinde tablet ötekinde protez
lazer taşıyanlar oluyor. Süngü ve kelle sayısı güç ölçeği olmaktan
çoktan çıktı ve ileri teknoloji uydularla çevrili atmosferde, sanal
dünyayı en iyi kullanana avantaj sağladı.
2000 yıldır çetin coğrafyalarda başkasının silahıyla savaşa gelen
Türkiye, şükür ki kendi silahını üretmeye başladı. Ancak yeni dönem
akıllı silahlar dönemidir ve mermi artık adres soruyor. Silahı
üreten, onu kime çevireceğini belirliyor.
Tam da bu noktada Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri yanı sıra Siber
Kuvvetler kurmamız zorunlu hale geliyor. Başladık ama sadece kamu
kaynaklarının değil, özel sektörün, bilişimcilerimizin de bu yeni
konsepte aktif destek vermesi şart.
Zira savaş ekonomiden cebimize dek her yerdedir ve terör küresel
ekosistem halini almaktadır. Her birimizin bu yeni cesur dünyada,
elektronlaşmış mermi ve bilgi silahıyla baş etmesi
gerekecektir.
Önerim, bir yandan dolar üzerinden ekonomiye saldırı, diğer yandan
terör ve yandaşlarıyla fiziksel varlığımıza tehdit oluşturmanın
yoğunlaştığı dönemde, akıllılar ittifakı kurmalıyız.
Başta savunma sektörü olmak üzere, işbirliği ve işbölümü
yapmalıyız. Aksi halde insan, finans ve zaman kaynaklarımızı
verimli kullanmamış oluruz. Problemler ve tehditler üzerinde yüksek
kontrol gücü sağlamak için buna mecburuz da...