Sürdürülebilirlik, son 50 yılın en fazla
kullanılan yönetim sözlüğü kelimesidir.
Zira istikrarsızlığın sistematik hale gelmeye başladığı
dünyada en fazla ihtiyaç duyulankavramdır.
Türkiye, istikrarsızlıktan zarar görenler arasındadır
buna dair yüzlerce öykü, yakın
tarihimizin ıstıraplı sayfalarındadır. Kayıp
Yıllar 90'lardaki istikrarsızlık, irili ufaklı 4 krizemal
olmuştur.
İstikrarın değerini en yüksek maliyetten öğrenen
Türkiye bugün, unuttuklarını hatırlayacağı yeni bir
döneme girmiş bulunuyor. Tek parti artık yoktur ve
yakın zamanda bunun için yapılacak fazlaca bir şey yoktur.
Tek parti istikrarını askıya alsak dahi,
sürdürülebilirliği "koalisyon" formunda tesis etmek zorunluluğumuz
ortadan kalkmamıştır.
Siyasi istikrarsızlığın nelere yol açtığını görmek için yakın
tarih kitaplarına bakmaya da gerek yoktur. Komşumuz
Yunanistan'da olan bitenlere göz atmak, istikrarsızlığın
faturasına dair bize fikir verebilir. Ürettiğinden
fazlasını tüketen, kazandığından fazlasını harcayan, aldığı
borçları ödeyemeyen ve fiili iflasın kıyılarında gezinen bir
ülke...
Türkiye de bir zamanlar benzer girdaplarda debeleniyordu.
Her partinin kendi çıkarını öncelediği, ülke menfaatinin
umursanmadığı ve koalisyon ortaklarının bir diğerini
gagaladığı dönemimiz... Türkiye Yunanistan
olmaz diyenlere bir hatırlatma yapmak isterim.
Filancaya kapım kapalı, falancaya pencere açmam, şu
olmaza katılmam türü çekişmeler sürdükçe, Komşu'nun
girdabına biz de pekâlâ düşebiliriz.