Türkiye ilk çeyrekte %5 büyüdü. İkinci çeyreğe dair beklenti
bunun çok üzerinde... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "öncü
rakamlar ikinci çeyrekte %7 civarında bir performansa işaret
ediyor" demişti. Hem de 3 kez.
Dün sanayi üretim rakamları geldi. Öncü gösterge niteliği taşıyan
rakam temmuzda yıllık %14.5 ve 6.5 yılın en güçlüsü... Aylık
beklentinin de 4 katı... Bunun ifade ettiği, çarkların hızlandığı,
büyümenin ivmelendiği gerçeğidir.
Büyüme, küresel kriz sonrası tüm dünyanın peşinde koştuğu kavram.
Hele ki düşük büyüme, pek çok hesabı alt üst eden, siyasal
gerginliklere yol açan derin ıstırap kaynağı.
Türkiye büyüme konusunda Avrupa ve ABD'nin imrendiği rakamlara
sahip. Yüzde 2 civarındaki büyüme rakamları etrafında dalgalanan
ekonomilerin aksine ülkemiz, yüzde 5 ve yukarısında dalgalanan
Pasifik havzası karakteri gösteriyor.
Burada sorun, sürdürülebilir büyümedir. 2002 öncesi, taşikardi kalp
kardiyosu gibi inişli çıkışlı büyüme yerini, sürdürülebilir iklime
taşıdı. 2009 küresel krizin Avrupa tepkisi hariç, büyümede
istikrarı sağlayabildik.
Ancak taşıdığımız potansiyele eriştiğimizi söyleyemeyiz. Daha
alınacak çok yol var ve prangalarından kurtuldukça "sürdürülebilir
ve yüksek" büyümeyi sağlayacağımız aşikârdır.