Türk Silahlı Kuvvetlerimizin PKK- PYD- ABD terör ortalığına
karşı yürüttüğü Zeytin Dalı operasyonunda düşmanlarımızın "Afrin'de
siviller öldürülüyor" suçlamasını dün görüntülerle
yalanlamıştık.
Yetmezmiş gibi içimizdeki Amerikalılar, Mehmetçik'in yavaş seyrini,
ordumuzun yetenek zaafına bağlıyor.
Oysa durum, sivil unsurlar ile teröristleri ayırt etmedeki
hassasiyetimizden kaynaklanıyor.
Sorun operasyonun, iki ülke orduları arasında yürütülen,
konvansiyonel, simetrik bir mücadele olmamasında...
TSK, kuvvet yapısı, büyüklüğü, lojistik, emir-komuta zinciri,
normlarıyla düzenli bir ordu...
PKK-PYD ise düzensiz, askeri eğitimi zayıf, lojistiği kurallara
bağlanmamış, sivillerle iç içe ancak bir düzenli orduda
görülebilecek sofistike silahlara sahip.
Gerçek şu ki terörü ezip barışa koridor açmada bizi asıl
yavaşlatan, terörist unsurların sivilleri kendilerine kalkan
edinmeleri ve sivil gibi davranıp, bizim hassasiyetimizi istismar
etmeleri...
ZDF'deki yayınında Alman yazar Jürgen Todenhöfer'in sözlerini
hatırlıyorum: "Biz Batılılar, dünyayı fikirlerimizin,
değerlerimizin ve dinimizin mükemmelliğiyle fethetmedik. Yalnızca,
herkesten fazla acımasızca şiddet uyguladığımız için ele
geçirdik.
Haçlı seferleri sırasında 4 milyon insanı katletmiş olanlar
Müslümanlar değildi.
Sömürgecilik döneminde 50 milyon insanı öldürmüş olanlar da
Müslümanlar değildi... 1'inci ve 2'nci dünya savaşlarında 70 milyon
insanın ölümüne neden olanlar da Müslümanlar değildi... 6 milyon
Yahudi'yi de Müslümanlar öldürmedi..." Çocuk pusetini kendine siper
eden teröristle kendini çocuk pusetine siper eden Mehmetçik
arasındaki farkı bütün dünya görüyor. Fakat hainlerimiz
hassasiyetimizi zaaf gibi gösterme alçaklığını sürdürebiliyor.